Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

20

Uzun süredir tanıyorum evet onu. Bazı kadınları erkeklerden daha çok heyecanlandıran bir şey dedikodu ve fesat. Açık yakalamak.. Evet bunu yüzündeki kasların hareketlerinden, dudaklarının değişen büzülmesinden, gözlerinin irileşmesinden görüyorum. Nefes nefese nasıl bir ihtirasla donandıklarını açıkça görüyorum. Evet o da onlardan biri.  Tabi ki bazı erkeklerde var bu guruba giren ama gerçekten çok az. Güzel bir kadının başdöndürücü çağrısı ile eş tutulamaz bile çoğu erkek için. Kadına duyduğu şehveti belki iktidar şehveti geçer ancak erkek dünyasında.  Yok yok kadın cinsinde onun gibi olan epey çokdur da kimisi gerçekten kendini gemlemeyi zaman içinde öğrenir. Bunu da kendi için yapar. Ya ruh sağlığını ya dini inancını ya da kalbini konurmak için. Onun gibisi nadirdir tabi, o gerçekten başka.. Hayatta onu tuttan gücün bu dedikodu ve fesat şehvetinin damarlarına saldığı zevk olduğunu düşünüyorum..Bu derin uçurum nasıl oluştu içinde acaba diye merak etmeden duramasam da ken...

19

Hayatından memnun olanı kınıyorlar. Evet biri bunu söylediğinde her kesimden ya da kesim dışı insan teki nasıl yani deyip aşağılama ve öfke duyguları eşliğinde kınıyorlar. Bir yanda seni hayatından memnun etmek isteyen bir sektör var ve koşa koşa o aldatıcı madde alış verişine giden bir sürü insan. Sürü insan. Diğer yanda her şey ergen tepkisi ile olumsuz umutsuz sorgusuz akılsızca hayır diyen reddin doruklarında bir zevk arayan sürü insan var. Politik bir memnuniyetsizlik ortak paydasında mutluluk arayan da sürülerce. Yine d eayrık otu gibi, kenar kıyı köşe parçası gibi parça parça bir yerlede kalmış gibi bazı insan tekleri var ve onlar hayatlarından memnun olduğunu söyleyebiliyor samimice. Beklentisi alacağı vereceği yok kalbi ve akli olarak. Olana uyum ile rıza tevekkül ile akışda kalmak farkındalık ile bu da geçer ya  hu med cezirinde ayrı bir hava soluyan insan. Var ve ne kadar ilginç değil mi yani öyle geliyor bir sürü insana. Ah bu kara koyunlar.

18

Öylesine dalmıştım kırtasiyeye. Hayır yağmurdan kaçmak, kuru bir yer aramak, kulağıma dolan şarkının içimde çoşturduğu denizin gözlerime vurduğu dalgalardan kaçtığımdan ya da biraz daha kalan vakti uzun bir aralığa dönüştürme isteğinden değil. Defterlerin yanına vardım.Boy boy sıralanmış rengarenk başlangıç ihtimalleri. Hayatın ihtimallerini defter defter dizmişler satıyorlar dedim. Kim inanır buna? Gönüllü şapşallar. Elimin dokunduğu sarı kapaklı rengiyle çekti önce kendine sonra dokunmanın kalbime ulaştırdığı naiflik hissiyle. Bu deftere yazarsam hayatım hem ışıl ışıl bir güneş sıcaklığına hem zarif hülyalı hissedilir bir dokuya kavuşacak diye inandım birden. Şapşal. Kalem, evet şurdaki uygun. Kokusuyla biraz daha ısındım kitapların yanında oyalanırken. İnsan üşüdüğünü de bilmez mi? Şaşkın. Şimdi bir cafe bulmalı şöyle koca fincan dolusu koyu kahve ısmarlamalı mümkünse cam önü küçük masalarından birine konup akan hayatı balkondan izleyen şahit kıvamında oturmalı. Öyle değil mi...

17

Kalbinde biriken duygular SENi belirler. Kişi kendini iyi, dengeli olumlu duyguların eşliğinde esnek hissettiğinde gerçekten iyi şeyler yapması kolaylaşıyor. Eyledikleri, daranışları seçimleri daha anlamlı olumlu ve faydalı oluyor. Bunu kendi hayatımızdan gözlemleyebildiğimiz gibi en basitinden korku durumunda nasıl hatalı kararlar verip daha büyük zararlara ve acılara sebep olmanın herkes içi kolay olduğunu da gördük. Bu bilgi ışığında insanın kendi duygu durumunu iyileştirmesi,belli bir denge halinde tutması için çaba göstermesi sadece kendi için değil bütün diğer kişiler için de anlamlı değerli bir çaba değil mi? Kendi üzerinde çalışmak bu beden yada psikoloji olabilir bir insanın hem daha yetkin hem de daha etkin sonuçlar alabileceği çok kıymetli bir iş. Zaten bana kalırsa varoluş anlamlarından biri de kişisel yolculuğumuzun böyle bir hareketle sürmesi. İlla ki hep yukarı olmasa da ve illa ki öğretici düşüşler yaşayacak olmamız bu yolculuğun kurallarından olsa bile hatta bunu ...

16

Bekliyoruz. En tabii doğa olaylarını bir felaketi bekler gibi bekliyoruz. Doğası gereği doğal olarak olan tabiat olaylarına şaşırıp hükmümüz dışında hatta isteklerimize uyumsuz haline isyan ve öfke ile bakıp korkunun sardığı soluk benizlerimizle bekliyoruz. Binlerce yıldır yaşadığı yerküreyi tanıyamamış değil insan. Sadece hala onun karşısında bile aciz kalışına akıl erdiremiyor. Ne de olsa teknolojinin kanatları var artık kutsal bedeninde ama olmuyor. Kabul etmek ve uyum yerine red ve değiştirme yolunu seçiyor koca insan. Bütün hayatı boyunca bunu yapıyor çoğunluka ve bunu öğretiyor ufaklık insana. Farklı davranan kişiler ile sersemce dalga geçip daha da çuvallıyor. Uyum. Büyük sorunların ufak cevapları vardır ve aslında mesele büyütüldüğü kadar değildir. İnsan büyütmeyi sever. Sorun bunda değil. Sorun neyi büyüteceğini seçme aşamasında düştüğü hatada. İnsan kendini sevemedi. Bütün o binlerce nesillik hikayemiz bu aslında. Kendini sevemedi, kabul edemedi. Değil yara...

15

''Dünyada sürgünde hissediyorsan belki kendinde evindesin'' Kemal Sayar Hep sürgünde hissettim mi bilmiyorum ama çoğunlukla gariblik duygusu hakimdi hayatıma. Işığı yarı gölge griliğinde. Mahsun ve hüzün alıştığım kuytuların döşeği. Ümitsiz değil coşkusuz belki.. Yaşamak güzel geldi yaşamak güzeldi, o kadar ilginç şeyler oluyordu ki etrafta. Şaşırmaya devam ettim. kırılmaya, unutmaya, sarılmaya. Biliyordum gidecektim. bu duygular bana yoldaş oldu. İnsan sevmez mi hiç dünyayı. ne kadar güzel baksanıza. Lodosu, yağmuru, rüzgarı, dağı bayırı çayırı, gecekondusunda residansında hep bir akış var. Hiç durmuyor. Sığınağı varsa yetiyor insana. Sığınağım kendim oldum. İnsanlarla kısa sürdü yoldaşlıklarım.Hep umut ettim daha uzun bir yolculuk yarenliği ama olsun. Kısalığına alıştım her anın. Nasılsa gidecektim biliyordum. Hala biliyorum. Bunu unuttukça hatırlatan bir şey olduğunda cebindeki bileti hatırlayan yolcu gibi oluyorum. Gitmek yine de güzeldir. Bakmayın gönülsüz gi...

14

Mucize bekleyişi insanın hangi eksik yanına bir cevapdır sizce? Mucizeye inanmak inanmamak bir tarafa bunu hayatında her hangi bir şekilde beklememiş dilememiş insan yoktur diye düşünüyorum. Kalbimizin eksik parçası gibi geliyor bana. Sanki şahit olursak mutmain olacak olan kalbimiz. Tamamlanacak ve evet hissedecek O nu. Yanıldığını bilmek istiyor insan. Hayır hayat bu kadarla sınırlı olamaz. İnandığı ve kurduğu bütün düzenlerin sistemlerin üzerinde üstelikde çözemediği halde o var olanın himayesini kendine dokunuşunu kendini şahit kılışını arzuluyor tüm gücüyle. Bütün kulakların ve kalblerin mucizevi olaylar anlatanlara kıbleye döner gibi dönmesi bundan. Kıskanıyor musun sende onları? Sana hiç olmadığını düşündüğün böyle özel bir hale gark olmuş insanları. Üstelik bu çalışarak dünyanın bütün koşullarını bir araya getirerek elde edebileceğin bir şey değil. Bir lütuf. Bir özel temas. Seçilmişlik duygusu da var değil mi? Kibre giden yolun taşları... Mucize bekleme istemek aciz oldu...