23

 

- Bir defterim var..aslında bir kaç defterim var, telefona aldığım notlar hatta artık ses kayıtları, mailler, kitap arası yarım sayfalık ufak yazılar..ama asıl bir defterim var haftada bir gün genelde yazdığım hayatımın izdüşümü notlarla hafızamı kayıt altında tutmaya çalıştığım bir defter..yıllardır kaçıncı oldu bilmiyorum dolduruyorum sayfaları bitince hop yenisi..öyle yılbaşı haydi yeni deftere geçeyim falan da yok..olduğu gibi devam nerde biterse..hayat gibi yani..hayat bizim takvimimizi pek de kaale almıyor nitekim..neyse işte o deftere ne gelirse içimden yazıyorum tabi..pek çok söyleyemediğim şey var içinde ve olan olmayan her şey..çok önemsiz detaylar falan hatta..kişisel tarih..o an anlamsız boş şeyler gibi gelen cümleler bile..sonra yıl sonu genelde dönüp okuyorum yahu ne olmuştu geçen sene diye çünkü gittikçe hızla unutuyorum gerçekten ve bu beni ürkütüyor..ne kadar anlamlı hale geliyor o yazılar bilemezsin..işte yine okuma vakti geldi..bugün başlarım ocak ayı ile..yazgımın geriye dönük analizi..

- peki bu neye yarıyor..her şeyin bir şeye, işe yaraması gerekli mi? olmasa da olur ama olması daha iyi bir kere..ve aslında sandığım kişi olmadığımı yıllar içinde böyle öğrendim..barıştım..sakinleştim..affettim..en çok da kendimi..çünkü mesafeden bakmak ve biten en azından belli bir bölümü biten hikayenin tamamını görmek içindeyken başka dışındayken başka şekle dönüştürüyor..ve hayatın içinden bildiğimizden ya da beklediğimizden daha farklı yöntemlerle geçtiğimizi fark ettiriyor..hayat çok güçlü...insan da. fena değil..

- gözlemlediğin şeyin içinde değilsin dışındasın..gözlemlemek güzel evet bilgi kanalı heyecanlı ama içinde olmak için o göz biraz kapanmalı mı sanki..nasıl akacaksın yoksa akışla ve bunu gerçekten tadacaksın

- söylenmemiş söz yok yer yüzünde demiş bir aziz..yani ben ne kadar ilk defa söylüyor gibi düşünsem de benden önce biri bunu bir yerde bir tarihte dedi..aynı yerlerden kendimizce geçiyoruz..ama şu var..duyulmamış söz..söylendi ama kimse duymadı..

- kendimizce derken gözümün önüne dün çocukların parktaki oyunu geldi...engel parkuru gibi bişi yapmışlar özellikle ufaklıklara göre..her birinin aynı engelden geçişi kendinceydi...durdum izledim onları..boyuna yaşına işte canım kendiliğine göre değişen bir engelle baş etme onu aşma yöntemi ortaya çıkarıyorlar her biri..bu çok ilginç ve güzel geldi..

- Simone Weil demiş ya " dikkat cömertliğin en nadide ve saf halidir" diye hatta şunu da  " dikkat en yüksek derecesine ulaştığında, dua ile aynı şeydir. inanç ve sevgiyi gerektirir." . birine sence önemli birine en büyük ikramın dikkat olabilir..bunun nasıl dönüştürücü bir etkiye sahip olduğunu ben biliyorum..bunu hissetmenin nasıl etkileri olduğu kadar ikram etmenin de..seviyorum bu kadını da.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

selam Mardin

mektup-iki

kentsel dönüşen yaşlanıyor