28
- Birden aklına düşen hayatının kenarında bir yerde kalmış bazı siluetler olur aslında hiç ama hiç hatırlayacağını sanmadığın bir tanıdık yani belki az temaslı bir arkadaşlık..sokaktan geçerken gördüğün bilmem ne teyze mesela..sadece silüet ama adı bile yoktur özel hiç bir şey yoktur..dekor gibi figüran hah tamam bu, hayatın film olsa neredeyse hiç konuşmayan figüran gibi yüzler..sadece düzenli ve belki periyodik denilemese de tek sefer değildir görünürlükleri..hani çıkarsan onu oradan o sahneleri atsan geçmese arka plandan mesela olur..senin hayatının kurgusuna zeval gelmez..hiç ama hiç değişmez hikaye..tümüyle görsel fazlalık belki..hatta bazıları ses sadece görüntü bile değil..ama var ve birden farkettiğin bir varlık gibi..birden görmek gibi..niye kalmıştır niye birden bire günün bir anında damlar hafızanın su sızdıran çatısından günlük hayat odasına..
- sen de birilerinin hayatında o figüransın..bu kadarsın bazan..bunu bir düşün.
- arkadaşlarla her sabah birlikte yaptığımız vapur yolculuğunun sonunda tam da haldır haldır kalabalıkla şehre inerken adımlarımız ve sabahın bağrından yeni havalanıyorken günlük telaşlar, onun sesi karşılardı bizi karşı kıyının iskelesinde..yaşlı, kısa boylu, hafif sakallı...aynı yerden seslenen biraz boğuk çatallı ama yine de gür sesiyle.."gazete, eski gazete"
- biraz zeytinli poğaça-çay tadı, biraz iyotlu İstanbul kokusu, biraz gazete kağıdının ele bulaşan griliği, biraz da sigara dumanlı heyecanlı cümleler vardı o sabahlarda..o kadar heyecanı nerden buluyorduk o apayrı meselde de, bu ses de var işte kenar süsü gibi bütün bunların yanında..
- geçmişe bakarken bir fotoğraf albümüne dalmış ya da kısa film seyreder gibi baktığım anlarda büyütme/yakınlaştırma isteği oluyor . Ekrandaki görüntüyü sürekli daha yakınlaştırma imkanına alışmış gözlerim böyle durumlarda bunu yapma çabasına giriyor..gerekli değil ama merak..anlıyor musun?
Yorumlar
Yorum Gönder