Kayıtlar

Nisan, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

hzr-17

  Pencereden süzülerek gelen sabahın enerjik sarı ışığı tam ortadaki mutfak masasına vuruyor..Küçük vazodaki bir buket papatya cılız gövdelerini birbirine iyice yaklaştırmış ve ufacık hava baloncuklarının yamaçlarına birikmesinden gıdıklanır gibi minik kahkahalar atıyorlar..Beyaz keten bir örtü serili masada, üzerinde kahvaltı tabakları rengarenk..Vişne reçeli ve beyaz peynir bir dilim ekmeğin üzerinde serilip kalmışlar üst üste, simsiyah zeytinler ışıl ışıl, yanlarındaki yeşil zeytinlere bir garip bakıyorlar, hor görür gibi. Bal, tereyağı ve kaymak arasında iki cami arası beynamaz misali süzülüp kalmış..Yeşillikler, domates ve biber ve tabii ki çengelköylü salatalık bir yanda..Ekmeği çıtır koyalım, sıcacık..Çay demlendi..Hadi geç otur sandalyeye ben eksik olan en sevdiğim kahvaltılığı yaparken anlatmaya başlayayım bir yandan haftanın bıraktığı cümleleri..Ne mi yapacağım eh artık vakti geldi domatesler çıktı menemen tabi ki :) seversin değil mi? Sen başla bir yandan çay soğumasın, ...

hzr-16

Gel seninle bir dönme dolaba binelim..vakitte gün batımına yakın olsun ki geceye yüzünü dönen dünyanın renkten renge, halden hale geçişini seyredelim..uzun zaman oldu değil mi? valla ben epey zamandır binmedim dönme dolaba..oysa lunapark diyince en sevdiğim bir numara alet budur ikincisi dönen salıncak ve tabi ki çarpışan otolar. :)) çocukken mi yakışıyor lunapark insana..ne kadar ciddiyiz ne kadar değil mi..valla hepsi kendime bu sözlerin sen üzerine alınma..havası kaçmış gazoz gibi tatsız günlerden geçiyor içim...belki ondan hayalen de olsa çocukluğumun eğlencesine kaçmak istemem..hem dönme dolapda ne güzel konuşuruz..sıkılırsan dinlemezsin seyredersin alemi olur biter..win-win yani.. yorgunum..bu yorgunluk nerden çıktı geldi de bu kadar ağır hissediyorum bilmiyorum inan..ve ben yorgunluğa inat hareket ediyorum..çok hareketli olduğum, çok konuştuğum çok güldüğüm zamanlar şüphe ile yaklaşırım kendime..kesin ağır bir yas/acı bişi var yani..hani tesisattan bir ses gelir belli belirsiz a...

hzr-15

  sevgili okur, haftalık z raporumuza bugünden başlayalım mı? aslında bugün biliyorsun geceden başladı..gece dolunay vardı ve uyutmadı..oysa nasıl yorgundu bütün bedenim..dolayısıyla geç başladım bugüne..eskiden çok da umursamazdım günün ortasından hayata dahil olmayı hatta belki severdim bu uyumsuzluğu ama gittikçe bu pek hoşuma gitmiyor sanki..sabahı yaşamak günün erken saatlerinin enerjisine dahil olmak daha iyi geliyor aslında..ama işte bazen istesen de bu olmuyor..o uykular bir yerlere kaçıp gidiyor..neyse güzel bir kahvaltı sonra biraz kitap kahve..blog yazmak için mekana geçiş..şöyle biraz takip ettiğim blogları dolaşmaca..ve geldim nihayet.. ve günün hediyesi olsun..ben severek takip ediyorum sen de oku bence :)   TaKendiminTaKendisi    özellikle bugün yazdığı yazıyı.. dün niye yoruldum onu anlatayım..çok güzel bir grup arkadaşla, yağmur altında başlayan ve neredeyse sonuna doğru güneşe kavuşan günün içinde tarih ve muhabbet dolu bir gezi yaptık..üsküdar...

hzr-14

  Güzelim Nisan ayı gelmiş, dilimize Cahit Sıtkı' nın sevdiğim şiiri pelesenk olmuş, her gün en az bir kere ev ahalisine yüksek sesle söylüyorsak burada da anmak boyun borcu olmaz mı :) desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor sende seyrediyorum denizlerin en mavisini ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim .... öyle oluyor bazan, dilime gelip yerleşiyor bir mısra bir cümle bir kelime ev ahalisi benden kaçana kadar ortalıkta deli divane söyleyip duruyorum..bir ara şeyh galib "ateş gazeli" ilk beyitini o kadar söylemişim ki kızım ezber etmişdi :)) bir de fuzuli favorimiz..arada yunus arada orhan veli ve işte kimse kalbe düşen..şairler dolaşıyor evimin sokaklarında..serde yazamadığın şiirlerin dindirilemeyen sızısı olunca bir bilene koşulur bir olmuşa bakılır ki durulasın..durulup berrak bir suda ne olduğunu seyredesin.. böyle bir etkisi var işte nisanın..baharın iyice genç kız gibi ortalıkta salınmaya başladığı aşk kokulu günler...