masadaki üç kadın..
Evlendiğimde yirmi beş yaşındaydım..evin büyük çocuğu ve tek kızı..hayır şımartılmadım aksine hemen büyümek zorunda kalanlardan oldum..bunun artı ve eksileri başka mevzu ama vakıa bu..
eşim dört kız kardeşten sora sürpriz erkek çocuk, tekne kazıntısı, yaşlı anne babanın ve ablaların bitanesi..ama hayır o da şımaracağı bir hayatı yaşama fırsatına kavuşamamış ilk yılları kenara koyarsak..on beş yaşında baba kaybı ve acil evin erkeği olma sorumlulukları falan..hayatın çok içinden, yok hayat onun çok içinden geçmiş..ablalardan birini ben tanımadan çok önce kaybetmişler..öğretmenmiş ve çok akıllı bir kadınmış ama hazin bir hikayesi var..tanısaydın çok severdin dedikleri hep gizemli bir yanı kalmış rahmetli abla..
neyse en büyük abla anadolunun bir güzel şehrinde, şehrin önde gelenlerinden biriyle evlilik yapmış..güzel ve akıllı bir kadın..kendini ortamının içinde yetiştirmiş..annem yaşında ama en çok ona yakın hissederim en başından beri..biz evlendikten iki sene sonra ondan yaşça çok büyük olan enişte vefat etti..çok kafa adamdı rahmetli..sen bu çocuğun en büyük şansısın derdi bana, komikti, kibardı eşine o zamanlar dahi matmazel diyen aşık bir adamdı..
ortanca abla ise daha üç aylık evliydim eşi ani bir kriz ile vefat etti.( ayağım pek mi uğurlu gelmiş..tövbe allam ya :) zor zamanlar geçirdi ama güçlü kadın..hayatı seven, şen şakrak ve kendine pek düşkün..hayatta kalma yollarını öğrenmiş ve bunun da keyfini çıkarmayı bilen biri..
küçük abla ise geçen sene eşini kaybetti, yas süreci çok derin değilse de var tabi ki halen..mantık evliliği daha çok onunki..bir tür kaçış..mutsuz, kırgın hep hayattan alacaklı..gizli bir öfkesi var hayata ve hayatındakilere..aşırı gerçekçi..
kısaca böyle olan bu sevgili ablalarımız maalesef hiç geçinemezler..daha doğrusu bir iki günden sonra mutlaka arıza çıkaran biri olur..birlikte yaptıkları gezilerden küs, gülerek gittikleri ortamdan kızgın dönmek ya da acı günlerin destek ortamında şişmiş bir halde bulmak çok olasıdır..büyük otoriter ve ciddi, ortanca eğlencesinde ve kendine odaklı, küçük alıngan ve küskün..kız kardeşlik kavramı tartışmalı/ kavgalı bir anlam benim için onları tanıdığımdan bu yana ki ömrümün yarısında varlar.. hepsi bir arada ve her şey yolunda eğlenceli anlar az ama güzel olur..her biri kıymetli ama çoook yorucu onların ortamını dengede tutmak çünkü bu maalesef hep bana düşer..en azından başlarda bunu önce kavramam sonra ne yapacağımı anlamam sonra da ustalaşmam epey zorladı ve zaman aldı ama artık az çok rahatladım :)) nasıl nerden hangi ip çekilirse çözülür biliyorum :))
en klasik çözüm ortak düşmana karşı birlik halidir malum..bu bazan gönüllü olarak ben olabiliyorum..cephe almalarına izin verip kaleyi içerden tek tek çökertmek falan :)) yani işin eğlencesine varmak nasip oldu ama çok yandı elim bilesiniz :)) işin ilginci bana karşı anlayışları da sevgileri de hep daha yüksektir asla sorun yaşamazlar ben ne dersem uyarlar..eşim ise uzak durma yöntemiyle en kestirmeden olaylardan sıyrılır :)) haa bu süreçte bir de kayınvalidem vardı rahmetli ama o ayrı mevzu..yani evlere şenlik günlerim oldu a dostlar :)) ben bu dergahda pişmek için ocağa kondum ama piştim mi ne oldum bilemedim :))
ayrı ayrı şahane birlikte kekremsi bu karışım halleriyle yine de iyi ki varlar...çünkü hep bir kız kardeşim ya da ablam olsun istedim..hep olmayan istenir ya işte olmadı..ablalık yaptılar mı evet..ben çünkü abla olarak gördüm ilk andan bu yana..görümce hallerine bile birlikte güldük :)) her kız kardeşlik böyle değildir..mesela annem ve teyzem kardeşten de öte..hiç benzemeyen bu kadar zıt karakterli iki hatun bu kadar iyi anlaşsın o da incelemeye değer :)
velhasıl bugün ki beş çayına* görümcelerimi getirdim :))
üçlü bir tartışma başlatırsalar bizimle alakası yok kendi iç dinamikleri..aaa onları izlemek elbette keyifli dinlemek elbette zevkli :)) yoksa çekilir mi şekerim :))
çayı uzatır mısın sevgili okur?
* bir önceki yazıda olan yorumları okursanız konuya irtibat sağlarsınız efenim :)
Bir çay da ben alıp oturup izlemek istedim :)) Aslında ben çok severim birbirini derinden seven ama bir araya gelince de huysuzlaşan insanları... Ama izlemeyi severim demiş miydim hahahahah :) Yani onları dengelemek ne meşakkatli iştir yahu! Tebrik ediyorum sizi ❤🤗
YanıtlaSil:)) mesafe iyidir, yaşatır...teşekkür ederim efenim..
SilÇayınıza kaç şeker alırdınız, yoksa şekersiz mi? Bu cümleyi yazınca aklıma geldi, vakt-i zamanında şimdilerde rahmetli olmuş çok sevdiğim bir kadın yazar kocasından boşanmasına sebep olan kırılma noktasını yazmıştı. Bir arkadaşlarına gitmişler, çay ikram edilmiş, şekerlik elindeymiş kocanın, karısına dönüp kaç şekerli içiyordun diye sormuş. Bunca yıllık evliliğimde bunu bilmiyorsa bu iş bitmiştir diyerek dava dilekçesini vermiş. Tabii ki bu artık kararsızlığa konan son nokta. Neyse görümceleri halalarıma benzettim desem, yani annemin görümcelerine :) 4 adet de bizde vardı, neyse ki siz annem gibi ezilmemişsiniz. Annem el uşağıydı hepsinin, zira babamın bacıları çok kıymetliydi, bilhassa gençlikte, neyse ki sonradan hem annem, hem babam akıllandı. Babaannemin ölümünün akabinde cümbürcemaat toplaşıldı haliyle. Lise 1 deydim ve orada geçen günleri hala hazmedebilmiş değilim. Halalar bir bakıyorsun toplanıp hep birlikte analarına ağlıyorlar, 5 dakika geçmeden şarkı söylüyorlar, akabinde de kavga ediyorlardı. Şahane bir Ferzan Özpetek filmi çıkardı yani ya da benim şimdiki kafam olmalıydı ki kayda alıp yazıya dökeyim :)) Annem hepsinden önce öldü, ardından en büyük, derken bir sonraki gitti. Şimdi 2 adet kaldılar, biriyle görüşmüyorum, en küçüğüyle irtibat devam, anneme yapılanlar hınçlanma da devam. (Bir yazdınız bin ah işittiniz :)))
YanıtlaSilah ne güzel oldu misss..:)).tam şenlikmiş orası da..
Silefendim çayıma şeker katmıyorum hayatıma kafi miktarda tatlı insan almak iyi geliyor..yazar hanım haklı efendim çayın şekerinden habersiz olan az öte otursun değil mi..insan sevdiceğinin değil çayını kaşının kıvrımındaki açıdan içinden geçeni yakalamalı..:)) off bu da çok yüksek bir çıta oldu ama var efenim böyle şeyler..
anneciğinize ve cümle göçmüşlere rahmet olsun ya dediğiniz doğru tam Ferzan filmi..:)) alalım bizimkileri sizinkileri de katalım seri film :))ay çok yaşayın emi güldürdünüz sevgili Leylak Dalı..
lütfen efendim uzun yorumları seviyoruz hatta çok seviyoruz nitekim iştah açıyor yazmak hususunda. çok sevgi çok selam..
Beş çayı blog serisi- yorum beş/
YanıtlaSilBiz dört kardeşiz: üç oğlan, bir kız. Ablam tabii ki en büyüğümüz, başımızın tacı. Anadolu yakasına taşınalı henüz dört-beş sene olmuş, ama o zamanlar buralar resmen dutluk derler ya o vakti beş geçiyor gibi. Biz üç kafadar erkek kardeş tam bir afacan takımıyız. Bir gün top peşinde koşturmaktan eve geliyoruz, üstümüz başımız çamur, tişörtler yırtık. Başka bir gün bisikletten yuvarlanmışız, kollar bacaklar yara bere
Derken bir gün sokakta bir köpek bulduk, Üçümüz nöbetleşe peşindeyiz, “Bakıyoruz köpeğe!” diyoruz, ama köpekçiğe sorsan, “Yahu, alın şu çocukları başımdan” diye isyan eder. O devirde köpekler, kediler kendi kendinin patronu. Mahalleyi avucunun içi gibi biliyorlar kim eve ne almış, ne yiyecek, hepsini ezbere bilir hangi evin kapısında bekleyeceklerini nokta atışı ile paylaşırlardı bu Allahın sessiz bilge kulları
Neyse, köpeği bahçeye alalım diyoruz, ama annemin vereceği tepki tam bir muamma. Bizde tırsak bir heyecan, Ya kızarsa korkusu sonunda evin resmi delisi (annemin gözdesi deli oğlum lakaplı bendeniz) olarak görev bana patladı. Gittim cesareti topladım anne, şu köpeği eve alsak mı? dedim. Annem oralı bile olmadı. şöyle bir süzdü beni ve bombayı patlattı ben evde zaten üç köpek büyütüyorum, dördüncüye gerek yok dedi O an koptuk, gülmekten yerlere yattık, hala bu lafı anlatır, kıkırdarız. Ablama göre annem köpeğe acımış aslında
Neyse konuşturdunuz beni çayım soğudu az müsade tazeleyeyim
Vesselam
:)) çok güzel bir anı, çayın soğumasına değer efenim..tazeleriz hiç sorun değil..çok eğlenceli bir çocukluk olduğu besbelli..yalnız anne kapak cevap vermiş :))
Silbiz de az kafadar değildik kardeşlerimle..iki erkek çocuğun ablası olunca uzak kalınmıyor erkek dünyasının manyaklıklarından öhöm hareketli oyunlarından :)) ne güzel günlerdi..
var olun, yazın böyle hep beraber müstefid oluyoruz :))
Rahmetli annem ve kız kardeşlerini hatırladım bu yazıyı okuyunca. Güzel başlayan birliktelikler, illa ki birilerinin bir laf sokmasıyla başlar, ötekilerin geçmiş zaman anılarının ortaya dökülmesiyle devam eder, sonunda birinin kapıyı çarpıp ortamı terk etmesiyle sonlanırdı. Hey gidi günler!
YanıtlaSilZorlu bir sınavmış payınıza düşen ama bu dünyada hepimiz için ayrı ayrı sınavlar yok mu zaten..
Allah selamet versin hepsine, herkese :)
Her olayda iyiyi, güzeli yakalamak dileğiyle...
Sevgiler kalpten <3
her kişinin payına elbet düşer biraz sınav biraz külfet biraz nimet..razıyım sonuç olarak..insanın alıştığı sınav modeli de bir nevi yolun düzüne inmek gibi..:)) keyifle anlatabiliyorsam demek ki :) iyi olsun herkes ve dahi iyilik dileyen bütün kalbler..
Silbilmukabele efenim çok sevgi çok selam..ve boool şahane müzikler :)
Eşimin kızkardeşi yok tek abisi var ama aile kalabalık ve birbirlerine yakın olmayı seviyorlar. Olan vakti zamanında benim kayınvalideme olmuş yedi görümce! kadıncağız gencecikmiş halende genç güzel bir babaanne. Zorluklar çok yaşamış bana ise ben çektim sen çekme kızım diyerek yaklaşan koca bir yürek tutmuş içinde. Eşimin hiç kızkardeşi olmadığı için arada abisine görümce diye takılırım o da bana görümce der gerçi tatlı tatlı atışır birbirimize görümcelik yaparak bu titrin ailedeki boşluğunu doldurmaya çalışırız:) Satırların araları, ardları dolu eminim ve senin tüm bu yaşanmışlıklarla gelen olgunluğu, gözlemle gelen farkındalığı yaşama katıp sevgi nezaketi bozmadan kırmadan dökmeden idare edişini hayranlıkla okudum. Yaşama sanatını böyle nezaketle ören insanlar kaç tane kaldı ki? Yüreğine sağlık çayımı yudum yudum içtim seninkinin yanına kurbişte koydum ağzımızın tadı daim olsun...
YanıtlaSilyedi mi görümce !?!! oyyy..teyzem direkt ordinaryus prof olmuş :)) valla zor hayatlar şekerim :)) ne güzel olmuş ama kendisi, ne sevgi dolu bahsediyorsun ondan..demlenmiş demek ki kalbi genişlemiş..valla selama durdum saygı sundum kendisine..
Silkurbiş de mi var...elin kolun dolu..ah be senin gibi insanı sevmeyen de ne biliyim..o bahsettiğin yaşama sanatını nezaketle ören insan tanımı var ya kendinden tanıyorsun..sensin o..yine gel zarif sanatçı :)
sevgiler çokca..kraliçemin de ellerinden öptüm .