sabah sabah aklımdan geçenlerden bir fiske..


Adam, yani Robert Capa askeri çıkartmada en önde kıyıya atlayıp savaşın tam sıcak alanında ve anında, öncü birlikleri, sırtını düşman askerin yağdırdığı kurşunlara dönerek fotoğrafını çekmeyi tutku değilse hangi saikle yapıyor? o sadece şu an aklıma gelen bir misal..

geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken bahsi geçmişti tutku nedir, aşk ve sevgi ile farkı ya da bağı nedir bu minvalde..tutkunun bir özelliği de alternatif çıkar yol tanımaması galiba.. ille o ve ya ille öyle..normalliğin içinde dolaşmaya ayağı alışık olanların ayağının dolaşacağı başka bir hal..
herkese lazım mı bence değil zaten herkese nasip de olmuyor..

bu sabah instada şu cümleye rastladım.
," sen konuşabilirsin. ben de dinleyebilirim. ve mucizeler gerçekleşebilir"  e.hemingway demiş..
şöyle bir düşündüm uykulu aklımla sisli sabaha ve karanlıktan sıyrılmaya çalışan gökyüzüne bakarak ve dedim ki " hiç sanmıyorum bebeğim hiç sanmıyorum "


Yorumlar

  1. Ben de hiç sanmıyorum. O Hemingway ayrıca kendi mucizesini kendi gerçekleştirebilir, biz naçiz kullara ancak dert üstüne dert gerçekleşiyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. zaten bizimki dertleşmek konuşmak değil :))) sevgiler çok sevgiler...

      Sil
  2. Onlar konuşuyor ben dinliyorum, işim bu ve evet arada mucizeler gerçekleşiyor. Misal bir baba adayı alkol bağımlılığı tedavisine karar veriyor. Bu mucize değilse nedir? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. diliyor ve umuyorum o baba için mucize kapısı ardına kadar açık kalsın..amin..
      zaten nadiren de olsa oluyor olduğu için mucize diyoruz sevgili C.nim..
      külliyen red yok lakin işte anladın sen..sen anlarsın çünkü :))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Rutin dışı-3

yazmak meselesi

hzr-2