Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Niyet, eylem ve anlam

Resim
" Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım ."            Tutunamayanlar, Oğuz Atay Nisan lalezar idi. Gülzar vaktidir Mayıs.  Kalbini genişletmek, ruhunu hissetmek isteyen temaşa etmeli tabiatın sinesindeki ayetleri. Göğe bakmalı en çok. Denize, sonsuza, yeşile ,dağa, boşluğa, gece vakti semaya.  İlle de insana insanlara ,gözlere ,ellere işlere, seslere. Dış alemde seyretme, şahit olma talimini yapan iç alemine döndüğünde gizli lisana biraz daha aşikar olmuş hallerde devam edebilir seyrine. Yavaşlamaktan durmaktan çokca bahseder olduk . Ne eksikse o dile çok dolanır ya o minvalde. Bütün bu seyr ve şahit olma için lazım olan bir şey , o kesin de nasıl?...

Kendi baharın ile ilham olmak

Resim
Her insan değerlidir. Değerli olduğunu bazen unutur. Her insan değerli olduğunu görmek ister. Bir başka insanın üzerinde bıraktığı etkilerde ki bunlar iyi ve güzel izler olsun dileğiyle görülmek de ister. Döngüsel bir hayat yaşadığımızı unutup düz bir çizgi hatta mümmkünse kırığı eğrisi olmayan, istikrarlı, hep yukarı yönde ilerleyen bir hayat çizgimiz olsun isteriz çünkü budur doğru olan başarı budur öyle diyorlar değil mi? Oysa bahar gelir coşar, yükselir , varlığın başka türlü tezahür eder alemde. Mevsim değişir sen değişirsin. Kış kışlığını yapınca bahar anlamlı hatta verimli değil mi? Her bir mevsim ayrıca gerekli faydalı. O mevsimler bizim hayatımızda hatta bazen bir günümüzde yaşanıyor ki olağan olan bu. Yetiştirildiğimiz ortam bizim onca sene okumamızın bir iş sahibi olmak için, yüksek kariyerlere erişmek için olduğunu bunu yaparsan ancak başarılı olduğunu öğretiyor. Bugün milyonlarca kalb sahibi buna karşı çıkıyor farkedişi kuvvetlendiği için şükür. Okul hayatı devam...

Toprağını aramak

Resim
Uzun bir zaman sonra blog yazmak eski mahallende dolaşmak gibi. Buralar artık pek de coşkulu kalabalığın mekanı değil. Terk edilmiş eski sokaklar misali, hem tanıdıklık hem de yabancılığın iç içe geçmiş hali var. Kendimi o boş sokakta ellerim cebimde belki hava sonbahar ikindisi rengi ve kokusunda yalnızlığı ile kolkola yürüyen biri gibi hissediyorum. Belki bir köşeden tanıdık biri çıkar mı , çıksa mı, ah keşke hiç çıkmasa mı çelişkisi ile yeni bir yoldaş buraları mesken tutmuş mudur merakı ve dahi off boşver en iyisi şurda sakin sakin kendime konuşayım arzusu. İnsan sonuçta görünmek ister ama sanırım görünme miktar, zaman , mekan ve şeklini kendi iktidarında tutarak. Görünmenin göstermenin bu kadar yorucu yoğunluğunda bence hala muhtaçlığımızın giderek arttığı kelimelere bürünüp ortaya çıkmak büyük iş. İnsan hayatına ancak kelmeler ile soru sorup cevap alabiliyor. Kendime sorularım var hayata sorularım var. Geçtiğim yolların izi üzerimde yaşanmışlıklardan kalan her ne ise geriye...