Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Susamın açamadığı

Seni düşündüm. Az önce yemyeşil diri yapraklı bir bağ pazıyı serin ve usul akan suyun altında yıkarken. Tek tek yaprakların üzerinde ellerim yavaşça hareket ederken aklım bambaşka kelimelerin peşinde hızla koşmaya başladı. Onca kelimeden izini sürebildiğimle buradayım, üzgünüm çoğu kaçtı gitti. Sıklıkla böyle oluyor. Nedendir bilmiyorum, bedenim rutin ama bildiği için rahatça yaptığı bir işle meşgulken, zihnimde öyle şeyler oluyor ki, o anda bunları kayıt altına alabilsem müthiş şeyler çıkacak meydana ve ilk ben hayret edeceğim. Ama olmuyor geriye çok az şey hatta onlarında muadili, belki zayıf bir hatırası kalıyor.  Seni düşündüm derken en son yazdığım mektuba verdiğin cevabı milyonuncu kere okudum ve sana konuştum. Sadece bir kaç kelimenin gölgesinde mahcup oturan ve sözünü sakınan seni getirdi gözümün önüne o mektubun. Neden saklanmaktan vazgeçmediğini neden cesareti yanındaki insana bıraktığını? Evet korkuyordun. Görülmek isteyen ama bir çift gözün ona baktığını fark ettiği an ...

Kusurun Değeri

Pazar günü. Geç kahvaltı masası. Herkes bir şeyler anlatıyor sırayla. Kızım yazı ödevinden bahsedince abisi bu ödevle ilgili çok bilinen o yapay zeka uygulamasından veya başka bir taneden yardım alabileceğini söylüyor. Babası 'yine de düzenlemen gerekir insan gibi değil henüz sonuçları, ama çok yakın bir zamanda insan mı yazdı ayırt edilemeyecek kadar iyi olacağından şüphem yok' diyor. Baba-oğul teknolojiyi seviyor takip ediyorlar. Ben zaten analog kalmakta bir sakınca görmüyor göçümü en başından beri çok yavaş yapıyorum.  Yani insan kadar doğal kusurlu yazabilecek mi? diye soruyorum. Kusur değerli olacak bence. Aynılığın ve kusursuzluğun girdabında hızla o kara deliğe doğru aksa bile bir gün kusurlu olanların farklılığı yani doğallığı dikkat çekecek eminim buna. Geçen gün vapurda göklere denize ve insanlara bakarken profilden iki genç kadına takıldı gözlerim. Biri yaptırdığı burnu ile evet estetik diğeri ise yaptırmadığı burnu ile doğal güzellikte. Bence tabi ki doğal olan kus...

bohça

Denize gözlerimi rahatça bırakmak için sahil kenarına serpiştirilmiş banklardan birine oturdum. Mavi ruhuma aktıkça günün bu henüz sessiz sakin ikindisinde kulağımdaki müziği daha rahat duymaya başladım sanki. Bir martı, bir karga, bir kedi.. Hepimizin bir işi vardı bu öyküde.. Öyle bazı zamanlar bir öykünün , kısacık bir öykünün satırlarına yerleştirilmiş canlı varlıklar gibi hissediyorum kendimi ve diğerlerini. Yanıma ilişen bir gölge fark edince irkilmedim desem yalan çünkü bir kuytuya doğru yürüyordu adımlarım içimde.. Orada sadece bana yer vardı, yalnız olmalıydım. Başımı çevirip baktım destursuz yanıma oturanın simasına.Başına gelenleri yüzünde çizgi çizgi taşıyan, bütün fotoğraf çekme meraklılarının bu çizgilerde saklı o anlamı çekmek isteyeceklerine adım gibi emin olduğum ihtiyar fütursuzca baktı çehreme. İstemsiz bir hareketle çıkardım kulaklığı efendim dedim sanki az önce seslendiğine emin gibi. Daha demedim bişi dedi. Gülümsedi..Bir tanıdıklık aradım aradım çıkmadı hafızamda...