Susamın açamadığı
Seni düşündüm. Az önce yemyeşil diri yapraklı bir bağ pazıyı serin ve usul akan suyun altında yıkarken. Tek tek yaprakların üzerinde ellerim yavaşça hareket ederken aklım bambaşka kelimelerin peşinde hızla koşmaya başladı. Onca kelimeden izini sürebildiğimle buradayım, üzgünüm çoğu kaçtı gitti. Sıklıkla böyle oluyor. Nedendir bilmiyorum, bedenim rutin ama bildiği için rahatça yaptığı bir işle meşgulken, zihnimde öyle şeyler oluyor ki, o anda bunları kayıt altına alabilsem müthiş şeyler çıkacak meydana ve ilk ben hayret edeceğim. Ama olmuyor geriye çok az şey hatta onlarında muadili, belki zayıf bir hatırası kalıyor. Seni düşündüm derken en son yazdığım mektuba verdiğin cevabı milyonuncu kere okudum ve sana konuştum. Sadece bir kaç kelimenin gölgesinde mahcup oturan ve sözünü sakınan seni getirdi gözümün önüne o mektubun. Neden saklanmaktan vazgeçmediğini neden cesareti yanındaki insana bıraktığını? Evet korkuyordun. Görülmek isteyen ama bir çift gözün ona baktığını fark ettiği an ...