ikide bir-3
Sabah rast geldiğim bir video paylaşımı üzerinden düşünce akışımı yazmak istiyorum..şöyle ki,
iki ihtiyar kameraya bakarken, yaşlarının (eşi sanırım yanındaki belki de arkadaşı bilemiyorum), doksan sekiz ve seksen sekiz olduğunu söyleyen şirin teyze yarın bir öğün yemeği diabet hastası olmasına rağmen atlayacaklarını, bunu Gazze'de açlık çeken insanları desteklemek ve dayanışma nedeniyle yaptıklarını, elimizden gelen bu ama biraz yardım etmeye çalışmak istiyoruz diyerek açıklıyor..çok güzel buldum..hani böyle kenarda kendi kendine duran papatya güzelliği gibi..sade, ince ve öylece..
sanal alemde her hangi bir şeyin gerçekliğini, samimiyetini ve amacını anlamak reel bildiğimiz hayattan daha zor çünkü maske üstüne maske olduğu kadar niyet içre niyet söz konusu..bu bir kenara..
kendimizden başlayalım, baktığımız şeye nasıl niye ne niyetle bakıyor ve ne görmek durumunda kalıyoruz..benim ilk gördüğüm vicdanı olan bir insanın (ciğeri mi demeli yoksa) her hangi bir insanın dertlenmeyeceği etkilenmeyeceği bir konu değil, bir yara değil çok büyük bir cılk yara mevzu bahis olan yer..kan değil akan irin..kanlı irin..ve bu vicdani sızıyı taşıyamayan her hangi bir insan yine doğal olarak bir şey yapmak istiyor..bu yangına su serpmek gibi amaca hizmetten ziyade kendi iç yangınına su sepelemek olsa da..bir bedel bir hareket..ne yapabileceğine durup bakan oradan başlamış oluyor zaten..kendince bir karar vermiş..taraf seçmiş..kalbine yaslanmış..bişi yapmış yani..sızıyı almış başını okşamış bir yetim gibi bağrına basmış..ha bunu sosyal medyada konu olması, işe yaralığı, belki oyun olması ...vb. meseleleri dediğim gibi samimiyet ve anlam başlıklarıyla birlikte bir tarafa koyuyoruz...her şeyden azade olarak güzel...güzel olan bu..yani o sızı için harekete geçme duygusu..kendi insanlığına temasın başka insanın varlığına şahitliğin ve bunun üzerine yaptığın eylemle oluyor sanki..
sonra hz.Pir Mevlana Celaleddin Rumi ile ilgili anlatılan muhtemelen hepinizin duyduğu o hikaye geldi aklıma..hani Şems gayb olur..onu gördüm diye hazretin huzuruna varan ondan haber anlatan yalancılara bile hazret altın saçar..evladı, ihvanı sorar nedendir..ben ondan bahis açanların yalanına altın saçıyorum, gerçeğine kavuşsam canım veririm..bazı şeylerin yalanı bile güzeldir ve altın saçmak zül gelmez..burdan konu başka ve tasavvufi başka yerlere gider ya konuya dönelim, büyük küçük insani meselelerde gidip o yalan için harcanan bir emek var ya, ortalığa pembe yalan savuranlar diyelim onlar bile hiç bir şey yapmayandan evla..hakiki niyetlerle can baş koyanlar bizi zaten aşar..çoğunluk daimi samimi bir yalanın içinde bunu kabul edelim..samimi ama yalan..
burdan da yine bir kıssa geldi hatırıma, vaktinde bir hazretten dinlemiştim..onla bitirelim yazıyı..
bu tekke, zaviye, dergah falan kaptıldığı ve orda burda tolanan guruplarında kollandığı , asayiş kollarının devriye gezdiği fii tarihindeki dönemde bir akşam baskın yapılır bir topluluğa..meydan açılmıştır zikir üzere yakalanmışlardır..kadı karşısındaki itiraz eden külhanbeyine ; inkar etmeyin işte Allah derken zikrederken yakalanmışsınız..Külhanbeyi yerinden doğrulur, kadı efendi toplandığımız doğrudur yalnız essahtan Allah deseydik siz değil kimse yakalayamazdı.
essahtan kelimesinin içi bomboş mu, gazze ve diğer konular essahtan mesele ediliyor, çare aranıyor mu yine bir kenara koyalım..o kenar çin seddi oldu farkındayım..
yalanına, yalandan sevenlere saçtığımızı altından sanıp kazandım sananlar essahta kaybettikleri kalbi, canı ve dahi aşk-ı muhabbeti rüyalarında bile yakalayamazlar...
yalanlar, gerçekler, insanlar, yollar, yaralar...
Yalanlar, gerçekler, yollar, yaralar…
YanıtlaSilHayaller, acılar, tüneller, yokluk …
Elinden birşey gelmiyorsa dilinden ve kalbinden gelsin.
Wesselam
eyvallah..o en güzel insanın buyurduğu gibi..
SilÇok çok çok uzun zamandır çok sıkı bir boykotcuyum. Boykotun çalıştığım yerlerde dalga konusu dahi oldu yaşamım muhafazakar kesime hitap etmemesine rağmen sanki Müslüman bir ülkede ölen insanları sadece onlar savunabilirlermiş gibi alay ettiler benimle asla taviz vermedim. Öyle sert çıkışlarım oldu ki şakayla karışık sivri dilimle kendi silahlarıyla vurdum onları. Sırf yardım ediyorum ya da paylaşımda bulunuyorum diye sosyal medyadan çıkartan arkadaşlarım dahi ol-muş hayatlarımda o kadar yerleri yoktu ki çok sonradan fark ettim dert değil ben bir kadınım iki tane dünyaları değişmeyeceğim yeğenim var bir teyzeyim bir insanım bir çiçeğin üzerine basmaktan imtina ederim. Bir karıncayı ezmekten çok korkarım nasıl olurda benden kmlerle uzak masum insanların seslerine kulaklarımı tıkarım belki yaptığımın hiç bir önemi yok belki hiç bir şey ifade etmiyor bilmiyorum ama benim elimden sadece bu kadarı geliyor. Boykot ve gittiğinden emin olamadığım bağışlar… başka ne yapılabilir bilmiyorum keşke keşke dünya böyle bir yer olmasaydı…
YanıtlaSildoğru fikirler yanlış ellerde kirleniyor diye doğru bildiğimizi yapmaktan ve tertemiz ellerimizi taş altına -elbette haddimizce- koymaktan , ter ya da gözyaşı akıtmaktan vazgeçecek değiliz..sizi çok iyi anlıyorum ve dahi benzerlerini çok farklı alanlarda ve kişilerde gözlemliyorum hatta yaşıyorum..tereddüt bırakın çok bilenlerin olsun biz bilmemecesine yanlış doğru yürümeye devam edelim..
Silbir de sahibi var her şeyin nihayetinde ki beni rahatlatan bir düşünce...çok teşekkür ederim ses verip yorum yazdığınız için...
not..aynı yorum iki kere yayınlandığı için diğerini sildim..bilginize.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil