ikide bir-14
Sanırım sona geliyoruz bu seride..kaptan sondan üçüncü yazı dediğine göre bir öncekine, bu da sondan evvelki oluyor..sonlar, başlangıçlar...döngülerce...
size başka bir mavinin kıyısından yazacağım inşallah dediğim yerdeyim..akdenizin dalga sesleri oturduğum balkona kadar geliyor..burası sessiz bir köy..tam anlamıyla gürültüsüz..sadece tabiatın sesleri var hani o duyunca hepimize bir kalbimiz olduğunu hatırlatan sesleri..hafif esen meltem ve çayım..bir yandan deniz dalgalarının şarkısını dinliyorum bir yandan cırcır böceklerinin sesini..diğer yandan da blogları bir an evvel okumak istiyorum..önce biraz yazayım ama değil mi..
bugün senenin ilk denize girme anı yaşandı..bu benim için gerçek bir şifa..o tuzlu suya her adımda biraz daha battıkça en sonunda içinde kaybolup yeniden başımı sudan çıkarttığımda bişi oluyor..anne karnından doğmak gibi bişi...sonrası böyle değil ilki ise hep böyle...
salaş bir tatil bizimkisi...kafamıza göre gönlümüze göre ve tabi ki kesemize göre..bir haftalığına buralıyız..bu ev bizim bu balkon bu kediler, tavuklar ve Duman yani sevgili köpüşümüz..sokağın cengaveri bizim uslu çocuğumuz olmayı yarım saatte başaran güzel gözlüm..:) dünyada kaldığımız süreden daha uzun değil bakarsanız bu ufacık tatiller..bakış açısına göre tabi..internet zaman zaman kesiliyor..bağlantısızlık..hepsi güzel geliyor bana şu anda..olsun diyorum..olsun..hani pürüzsüzlük çağı falan diyorlardı ya, bunun içsel modunu yakalamış gibi bir haldeyim..pürüssüz..dere taşı gibi..üzerinden suyun akıp geçmesinden dolayı teslim olmayı yuvarlanmayı yerini bulmayı kaybetmeyi yeniden bir yerde birileriyle bulunmayı yuvarlana yuvarlana öğrenmiş ve bundan dolayı da yüzeyi cilalanmış kendisi köşesiz bir şekil almış o taşlar gibi..bu halimi seviyorum..
yaşamanın ve ölmenin türlü çeşitli milyonlarca yolu yöntemi şekli var..dünyada olan biten her şeyin her insanın her yolun yöntemin bir yeri ve anlamı var..cümle cümle yazdığımız öykülerimizi büyük bir kitabın içinde toplayan elbette ne yaptığını çok iyi biliyor..teslim olunca daha kolay bazı şeyler evet mesele teslim olmakda..belki de bunun acemiliğinde de bir hikmet vardır..
acemilik demişken bir de güzel köşe yazısı bırakayım buraya ki deniz kenarında kahvemi içerken okudum çok keyifliydi, siz de alın içeceğinizi okuyun bence..
şimdilik bu kadar sevgili okur, sevgili blogdaşlar..şimdilik...
Sizinle tanışmak çok keyifliydi, "İkide Bir"den sonra da sürsün blogdaşlığımız, yeni ortaklıklara diyeyim, sonra da iyi tatiller. Yazıyı okudum, hattın yanısıra beni gülümseten iki şey vardı, birisi "Virgül" dergisi. Çıktığı sürece alıp okudum, uzun süre kitaplıkta dinlendiler, bir tadilat sırasında kağıt toplayıcılara emanet ettim ama çok sevdiğim bir dergiydi. Ve ikincisi "Cehd etmek", babam çok kullanırdı, birisinin bozup bozup yeniden başladığı ve bitirdiği bir şeyi gördü mü takdir eder, "Cehd etti adam yahu" derdi. Köşe yazısındaki ölmüşlere ve babama rahmet olsun diyecekmişiz. Ben de çay eşliğinde okudum tesadüfen. Sevgiler yolluyorum...
YanıtlaSil:) sevgili Leylak Dalı, tabii ki sürecek blogdaşlığımız, bazen yazmayıp okuyarak bile olsa..yeter ki canlar sağ olsun..çok teşekkürler güzel sözleriniz ve dilekleriniz için..
Silve rahmet olsun bizden önce giden bütün sevdiklerimize, hatırımıza gelen gelmeyen büyüklerimize..
yine şu anda çayım elimde :) akdeniz mavisi selamlar sevgiler başkente :)
Ben kahve eşliğinde okuyorum ve yarın için notlarımı alıyorum, teşekkürler... Akdenizin kıyısında huzur içinde günler geçirin dilerim...
YanıtlaSilsevgili C.
Silkahve de olur hem de iyi olur..teşekkür ederim o güzel dileklerin için :)
sana da akdeniz mavisi sevgiler selamlar..
Yaz mevsiminde yazılarla buluşmak insana bir ferahlık mı veriyor bilmiyorum ama bu köyün seslerinde, denizin serin tuzlu suyunda hissettim kendimi ferah ve dingin, teslimiyette.. Seri boyunca yazılarınızı okumak yorumlarda buluşmak kalbime ruhuma şifa verdi, iyi ki katıldım sizi tanıdığıma çok sevinerek ara ara uğrayacağımı bilerek şimdilik sevgiyle denizin suyun ferahlığıyla sağlıcakla kalın dilerim..Bende kahvemi alıp o küçük öyküyü okumaya dalacağım şimdi :) varolun..
YanıtlaSilah şu anda da köyün o sessizliği daha doğrusu doğal sesleri ile baş başa olmanın tadını çıkarıyorum ve bunun da süresi dolmak üzere..her şey gibi bu da bitiyor ama hayat çok dinamik çok renkli çok hareketli...kim bilir bizi şimdi ne maceralar bekliyor :)) böyle bakmayı seviyorum..
SilDeniz kenarında sessiz bir köy... Sanırım bizim gibilerin şu sıralar en çok ihtiyacı olan, böyle bir mekân. Şehrin kakafonisindan uzak. İnternet sadece bloglar, sesli kitaplar için olsun. Ve bir de sevdiklerimizle haberleşmek, onların gül cemallerini görmek için. Şöyle iyice içinize çekin, çekin, çekin... Oh mis!
YanıtlaSilMakaleyi de okudum. Aklıma Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı hitabı geldi. Gerçi orada nakkaşların hayatına dair anlatılar vardı. Ama hat sanatı da onu yaşatmak için ceht eden çok az sayıda sanatçı ile nihayete yaklaşıyor gibi. Bizde Emin Barın'ın bir hat hitabı var. Mükemmel bir eser. Feshane'de de sergisine gitmiştik. Büyük sanatçıymış rahmetli.
Metinlerde bir virgülün yeri bile ne kadar önemli değil mi? Oysa okuduğumuz kitapların pek çoğunda o kadar özensiz çalışmalar yapılıyor ki, üzerleri hep düzeltmelerle dolu. Arada İtalyanca kitaplar okuyorum. Mukayese ediyorum tabii, elimde değil. O kadar az imlâ hataları var ki!
Size keyifli tatiller sevgili kumcocuk :))
ah işte şimdi burada toplanacaktı bu serinin ekibi ne muhabbetler dönerdi bu güzel ortamda..kitaplar, sanat eserleri, filmler oooo...ve tabi içime içime çektiğim bu huzur duygusu...belki o da olur diye hayal etmedim diyemeyeceğim..lütfen yazın çok şey var o dolu zihinde o kadar belli ki :)) zevkle okumak için hevesle bekleyen biri var burda:)
Sil