senaryo sonrası yolculuk..


Şimdi seninle sonsuzluğa uzanıyor gibi serilip yatmış bir kumsaldayız..ayaklarının altında tek tek varlıklarını duyurmaya çalışan kum tanelerini hisset..ayakkabıyla yürünmez burada biliyorsun, çıplak ayak yürüyeceğiz biraz bu sarı kumlarda..önümüzde masmavi deniz sakin sakin dalgalarıyla oyunbaz ama uykulu..
karanın denize teması..
kıyı..
gözlerini ufka çevir şimdi.. su mavisiyle gök mavisinin birlikte çizdiği o çizgiye..o davetkar, umut bağışlayan, macera fısıldayan, hayallerini yazdığın tek satırlık çizgiye..kavuşmanın ve yitirişin kapısı olan o ufuk çizgisine..
kıyı kadar ufuk da hareketli ya da hareketin beklendiği yer değil mi..
biraz yürümeye devam edelim, bu arada akıl ile delilik arasındaki o ince çizgiyi konuşalım..dahilerin sıklıkla zorladıkları o sınır..sanatçıların üzerinde gezindiklerinde müthiş yaratımlar eserler ortaya çıkardıkları o korkutucu ama hazinesi bol çizgi..cambaz misali ince bir ip üstünde salınmanın sarhoş edici bir o kadar da hayran bırakan hali..sadece akılla geçinenlerin kuru sıkı hayatlarına can üflenen tehlikeli bölge..can için candan olma ihtimali..zorlu..akıl dışı..aşka çook yakın bir yer olsa gerek..ne dersin..
şurada az biraz oturalım..
denize daldır gözlerini ya da açık ufka bırak ki seyretsin yol alsın ferahlasın..öyle derler bilirsin uzaklara bakmak göze ve gönle iyi gelirmiş..madde dünyasında bu kadar bunalan ruh mana aleminden nefeslenmesi ile tazelenip beslenirmiş..bu "kelimeler" diyorum madde alemine ait ama canı mana aleminden..misal, dünya diyorum küçücük bir kelime kalemin bir kaç hareketi ile yazılan..oysa senin aklına kalbine bu kelime ile ne manalar doluyor..barış diyorum yine kocaman bir kitap sayfa sayfa açılıyor..mana ile madde kelime kisvesinde buluşuyor değil mi..sözünde canı vardır derler..söze dikkat etmek güzel söz söylemek lazım derler..mana maddeyi çağırır derler..ehli irfan korkar hatta sükutu söze tercih eder..tam bir buluşma noktası değil mi dil..dil derken konuşmak yani..kelimeler yani..akıldan gönülden geçenlerin benden diğerine iletmenin aracı ve alanı..dil bilmek dil çözer..her manada :)
daha harikulade bir buluşma alanı söyleyeyim mi...
rahim ne kadar doğurgan bir kelime hiç düşündün mü..tabiatında var demek ki..rahmet, merhamet kadar can veren hayat yatağı buluşma birleşme özün oluşma alanı..katman katman bir kelime katman katman bir organa isim olsun ve manaca zerre kayba uğramasın..ben ve sen olan iki ayrı hücrenin buluşup o olduğu bizden öte bizden ziyade bir varlık tecellisinin zuhurat alanı..ikinin eriyip kaybolduğu ve bir olarak oluştuğu...yani düşündükçe aklın ötesine koşuyor akıl..hayret burada başlıyor belki..insanın kalbi çatlayacak gibi oluyor heyecandan ve hayretten ve hayranlıktan..bütün bunlar ne kadar sıradan bir mucize oysa..
akşam yıldızları göründü..birazdan iyice kararır gökyüzü..ateş yakalım şuracıkta, küçük bir parça ışık ve ısı iyi olmaz mı..hem haşmetli semanın seyrini bozmaz..geceye karşı düşünmek daha çok yol aldırır..karanlığın ve sessizliğin ve de hareketsizliğin bunda payı olsa gerek..düşüncelerin sonsuzluğuna yelken açmak mümkün ama kıyıyı gözden kaybetmemek için bir parça ışık, ateş şart..deniz fenerleri dönebilmen için olduğu kadar gidebilmen için de rabıta noktası..ha bir de can yeleğin varsa açıl açılabildiğin kadar :) 
ölümü düşünmek mesela..ölüm anını..kabirler ki severim ziyaret etmeyi orada oturup sakince düşünmeyi, dinlemeyi , hayat ve ölümün buluştuğu mekanlar değil midir sence de..efsunlu bir havası vardır..diriye ölüler hayatı anlatır ve hayat bulmuş olarak dönersin yaşamaya..bence iki ayrı hayat vardır orada formu başka olan lakin girmeyelim bu mevzuya..

bir de aşkı düşünür insan böyle kara gecelerde..aşkı, sevgiyi, kini, öfkeyi ve dahasını..duyguların garip bir karışım hali kadar iç içe geçmişliğini izlersin..iki duygunun gel git yaptığı anlar gelir mesela akla..acı ve zevk aynı anda yaşanabilir, iyilik ve kötülük koyun koyuna uyuyabilir..ve işte tam da bu geçiş anlarındaki halin sana yaşamaktan bahseder, hayattın renklerinden, kalbinin derinliklerinden haber verir...ruh ve beden coğrafyanı, iklimini böyle anlarda keşfedersin..ayna tam o kesişim anlarında gözbebeğine konuşur..perdeler maskeler daha kolay düşer ayak dibine..çıplaklığından utanmadığın bir an gelir..giyinmek işte tam ondan sonra başlar..

bak işte koptuk gidiyoruz..üstümüzde yıldızlı gök yüzü altımızda yağız yer aklımızı uçuruyor kalbimize üflüyor..:)) dönelim..ateş sönüyor, vakit doluyor..

niye senle böyle bir yolculuk yaptık dersin, sormazsın ama içinden dersin bilirim.. bir hayal perdesinde kendi filmini izletti bize sevgili blogdaş, elimde bir kavram anahtar olarak kaldı..o anahtar bana hangi kapılar açar diye baktım, ekoton dedim içimden soydum soğana çevirdim..kendisinden yola çıktım buralara kadar geldim..seni de getirdim..
e fena mı ettim :)

Yorumlar

  1. Harikasınız ve tekrar söylüyorum çok naziksiniz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Rutin dışı-3

yazmak meselesi

hzr-2