yine bir gün ben..
Kasım ortasında olan bir haftalık ara tatilde kızımla bir seramik atölyesine katıldık..bundan maksat hem birlikte daha önce denemediğimiz bir şeyi deneyimlemek ve bunun keyfini paylaşmak hem de ikimizin ayrı ayrı amaçları üzere çalışmak..maksat hasıl oldu :)
seramik atölyesi yaklaşık yarım gün sürdü..seramik hamuru elimizde kendi niyetimiz üzere bir objeye dönüştü..tabi ki acemice ve sadece tanışmaya vesile bir alan lakin hanımefendilerle sohbet ayrı keyifliydi..herkes kendi meşrebince aynı hamuru farklı şekillendirdi..el elden farklı..el kalpten haber veren..işine aşına dokunuşuna yansıyor..
o gün deneyim tazeyken buraya yazmak nasip olsaydı muhtemelen daha çok konu hakkında yazabilirdim çünkü süreç boyunca kendimi,kızımı, eğitim veren hanımefendiyi, ortamı, yaptığım işi, yaptığım işin içimde uyandırdıklarını gözlemlemiş ve bir çok kayıt zihnimde hazırdı..tabi ki çoğu hafıza okyanusuna gömüldü gitti..lakin şu duyduklarımı unutmadım ve paylaşmak istedim..
seramik hamuruyla yaptığınız objeye yine başka bir parçayı yapıştırmak /kaynaştırmak istediğinizde ikisini de yaralıyorsunuz..yani pürüssüz yüzeyler değil çizilmiş aşınmış yani yaralanmış yüzeyler bir araya geliyor ve aynı hamurun çamurundan sürülerek kaynaşmaları sağlanıyor..insan da yarasını tanıdığına aynı şekilde yaklaşmıyor mu..ve ne kadar az yara gösterirsek ( her ne niyetle olursa olsun) aslında birleşmeyi önlemiş olmuyor muyuz..yaralarımız beraber kaynarsa birlik mümkün olmuyor mu..niye pürüssüz görünmeye yaramızı saklamaya bu kadar ikna olduk..
seramik hamuru nispeten daha düşük seviyedeki sıcaklıkta fırınlanıyormuş..daha yüksek seviyede fırınlanan hamurlar porselen gibi mesela daha değerli daha dayanıklı oluyormuş..hamuru yüksek ateşte pişince adam oluyor kamil oluyor yani..
bir de sırsız olmazmış..illa sır illa sır :)
Yorumlar
Yorum Gönder