Kayıtlar

kısaca ve özetle..

 Lafın neresinden tutayım bilemedim..hani eskiden ( hala var mı bilmediğim için eskiden diyorum ) kadınlar yumak edilmemiş ip alırdı da etrafta dolanan evlatcağızlardan birini araç olarak kullanır :))) iki eline o ip yığınını geçirtir ve yumak yapmaya başlarlardı hatta o ip yığınına da çile derlerdi yanlış hatırlamıyorsam..ipin ucunu bulmak ve düzgünce yumak yapmak lazım şimdi lakin boş ekran sendromu bu olsa gerek boş ekrana boş boş bakıyorum..kafada dönen kırk kızıl tilki var ama bir kurt uluması etmiyor işte :)  neyse sonuçta dost sohbeti burası aklıma geldiği gibi girelim lafa bacadan da olsa..efendim çok yoğun geçti günler..hep bir meşgale..bunun büyük kısmı ailevi işler, ev taşıyan kardeşime yardım etmek ve kendi ev meselemi çözmek için uğraşmakla geçti..nihayetinde kardeşim belli bir aşamaya geldi bu hafta evine geçiyor, biz de kendimiz için ev meselesine bir çözüm bulduk..çok şükür.. bu hafta yarım kalan bienal gezimize devam edelim diye yine çıktık karaköydeki galata ...

çifte çağrı..

  Bade Nosa ne güzel işler yapıyor, Birsen Tezer ile söylediği "hüznümün tüccarı" parçasını çok beğenerek dinliyordum şimdi de "çağrı" isimli bu şarkıyı Can Güngör ile öyle güzel söylemiş ki buradan da sen sevgili okur dinle diye paylaşmak istedim.. sözler Gülten Akın şiiri olunca taaa insanın yüreğinde öyle bir yere hançeri nazikçe sokuyor ki artık sonrası sana kalmış, çıkıp deli gibi son sürat yürür müsün, tütün duman arasında süzülür müsün, oturur o güzel el yazınla en dipten gelen kelimelerle mektuplar mı döktürürsün..bilemeyeceğim :) ama dinle.. diğer bir konu ya da diğer bir çağrım sana sevgili okur şu yazıdan başlayan seriyi şu yazıya kadar lütfen sırayla oku.. bak önümüzde cuma ve hafta sonu..eh hava da  biraz daha ev ve okuma havası..bence okumaya değer çok güzel bir seri olmuş..benim okurken canım acayip derecede karadeniz yaylası çekti..kan ve toprak çekiyor demek ki..bazı kalemleri kıskandığımı itiraf etmek istiyorum sevgili okur..:)) ama bu takdir et...

ihtimaller hesabı..

SONDEYİŞ Kendine yük haline gelince, Koru kendini asıl kendinden. Kekik bile kendince kokarken; Bir tortu kalmıştır geriye, Ben bildiğin o senden. Sen de saygılı ol kendine; Çık yola bir sabah erkenden. Ya hiç bir yerde görünme, Ya da geç aynı anda üç yerden. Metin Altıok çok sevdim bu şiiri..özellikle son üç dize..tam şu anda tam sabahın seher vaktinde yola koyulma ihtimali nasıl cezbedici geliyor..bavul falan değil küçük bir sırt çantası mümkünse..ve yalnız..tekrar görünmemek üzere..

vıdı vıdı..

  Mona Lisa' yı başka ressam çizseydi nasıl çizerdi ile ilgili videoyu izlerken dedim ki kendime senin hayatını başkası yaşasa nasıl yaşardı..al bunu kendine sor..diyelim ki tanıdığın birini koy senin yerine geri kalan tüm şartlar aynı..hikaye nasıl değişirdi değil mi..o zaman bizden çok da bağımsız değil bütün bu olan bitenlerin aktığı yön/yol..neyse işte öyle bir şey geçti aklımdan o sırada ekran açıktı bilgisayarda işim olduğu için dedim neden yazmayayım zira yazmak iyidir :) benim sayıklamalarıma nasılsa sen sevgili okur ilk kez burada değilsen alışmıssındır artık, yapar böyle şeyler bu kadın deyip hoş görüp geçersin bilirim seni.. dün akşam eski bir film izledim karmer kramere karşı..çok beğendim o ayrı da şunu düşündüm ya bu erkekler biz kadın cinsi gibi vıdı vıdı her şeylerini konuşmuyorlar kendi aralarında bildiğim kadarıyla..e peki mesela çok sevdiğiniz dostunuz bir erkek zor günler yaşıyor biliyorsunuz, nasıl ona destek oluyorsunuz ne yapıyor ya da ne yapmıyorsunuz..yani ...

süzülmeler ve kaçışlar..

  Fonda çalan şu anda bu. öncelikle sevgili Leylak Dalı  çok güzel bir yürüyüş yazısı yazmış onunla beraber yürümeye başlamadan önce rahmetli babacığının kelimesini cebime koydum çünkü çok beğendim.. " akıl süzmek " bir yandan yazıyı okuyup yürürken diğer yandan bunu düşündüm..aklımı süzmem gerek sevgili okur çünkü çok karışık bu aralar..o bir yana kalbimi, ruhumu yani ben namına ne varsa elimde hepsini süzmem gerek diye düşündüm..ıssız adalara kaçasım var :)) o derece yani..okuyun yazıyı bir alt satırda bekliyorum hadi.. eskiden bozuk para oyunları oynardık hani hatırlarsın, yazı turasından tut, çivili tahtada çift kale maçına kadar :)) çeşitli türlü..bazı oyunlarda işte parayı havaya atarsın ve dik gelir ya mucize gibi bakarsın..tam bir denge hali..az ötesi düşüş yuvarlanış yan yatış ve karar...bazı denge anları noktaları var hayatın içinde..tam o noktada olduğunuzu hissediyorsunuz ve nefes almaktan gözünü kırpmaya kadar milimlik hareketten bile imtina ediyorsunuz ya, o...

yanına kalan, yarına kalan..

Bugün güzel bir sohbet geçti aramızda onunla..vefat eden halasının ardından evi kapatma işi ona düşünce koca evdeki bütün eşyalarla ilgilenmek durumunda kalmış..rahmetli enişte beyden kalma resim malzemeleriyle karşılaşmasıyla başlamış her şey..her şey dedimse bu olayla ilgili her şey..enişte bey asırlık bir ömrü tamamlayıp öte aleme göçmeden evvel özellikle ömrünün ev içinde geçmek durumunda kalan son döneminde epey yoğun ilgilenmiş resimle..bence dedi  resimle uğraşmak enişte beyi hayatta tuttu, zor dönemlerden geçerken elinden tuttu..insanın böyle zamanların içinden geçerken faydalı olacak bir hobisi olması ne kadar önemli diye o zaman düşündüm.. neyse efendim, elden çıkarılması gerekenle çıkarılmış dağıtılacaklar dağıtılmış, kalacaklar ayrılmış..bütün bir ömrün birikiminden geriye kalan her şeyin böyle toz taneleri gibi dağılıp yitmesi ne garip..sizin inşa ettiğiniz ve sizi meydana koyan bir alan pufff...buna şahit olmamak en iyisi sanırım..neyse..  resim malzemelerinden b...

dalından bihaber meyvelerin esrarı..

  Bir şeyi beğenirsiniz..mesela bir davranışı, bir duruşu, bir hali..öyle olmak istersiniz dilersiniz yani..taklit falan ilk elden deneyeceğiniz şeylerdir değil mi..sonra olmuyor ya dersiniz çünkü taklit belli eder kendini..olmak gibi değildir patlar bir yerden..tekrar tekrar patlar hatta..olmayacak galiba dersiniz biraz kenara hatta geriye çekilirsiniz..sanki küskün bir çocuk bir yere sinmiş de size içli içli bakıyor gibi üzülür bir yanınız..olmuyor olmayacak galiba diye bir kenara fırlatır atarsınız o beğeniyi o niyeti o gayreti..sonra aradan zaman üstünüzden yaşamak deneyimi geçer..mevsimler olaylar insanlar geçer..ve bir gün o beğendiğiniz hal ,davranış, tavır ne bileyim işte manevi bir olgunluk hali sizde zuhur eder..kendiliğinden gibi..hiç zorlamadan, kendi toprağında meyveye durmuş sevinçli bir elma yahut kayısı , erik belki de badem ağacı gibi..olgun ve parlak meyvelerini cömertçe sunan bilge ağaç güzelliğinde hem de.. siz de şaşırırsınız buna..olmuştur..öğrenmişsinizdir am...