Kayıtlar

- Z -"zaman mavi yün bir kazaktı sanki"*

Zaman, bazı vakitler yün bir kazak gibi sarıp sarmalıyor bizi hem de en mavisinden, yani umutlu yani hafif yani sıcacık ve koruyucu..en çok da şefkatli...zaman zaman ama her zaman değil..bazı anlar da geliyor ki soyunup atmak istiyoruz o yün kazağı, belki biraz boğuyor ya da kaşındırıyor, daralıyor, sıkıyor, kirleniyor, rengi soluyor.. zamanın da bir zamanı var demek ki..dalga boyu meselesi belki..zaman dalgalı bir şey değil mi..neyse :) işte geldik alfabenin son harfine, canım z'ye ki çok zengin çok zevkli çok zirzop.. havalı...eee  açılışlar kadar kapanışlar da önemli..a açıyorsa z kapatıyor.. az değil o arada olanlar.. ( az demişken hakan günday' a selam olsun)   sesi çıkan çıkmayan, lügatte yeri az ya da çok ille de olan yirmi dokuz harfimiz geçişini bugün itibarıyla tamamlamış oluyor..çok teşekkür her birine..onlar olmasa nasıl dönerdi dilimiz güzelim türkçemize..:) benimle bu yolculuğu yapan herkese, her birinize çok teşekkür ederim, ses veren vermeyen, geçerken uğr...

- Y -" yeni bir şarkıya başla"*

Başlıktaki dize, kitabı rast gele açtığım sayfadan bana gülümsedi..ben de ona.. zaten güne şarkıyla başlamıştım ve şarkı şuydu. :)   sanırım günün mesajı bu.. yeni yıla yeni şarkılar bulmak lazım, yeni yollar, yeni uğraşlar, bakış açıları, yeni düşünceler, yeniden denemeler falan..hadi hep beraber motivasyon patlatalım üstümüze konfeti gibi ışıl ışıl yağsın.. acı serin bir rüzgar var dışarda, başka yerlere yağan karın soğunu biz yiyoruz..tam kış kasavet ama ne gam..insanın iç meteosu asıl mesele..benimki değişken ne yaz ne kış ne bahar..karla karışık parçalı bulutlu ama sis de var..:))  yani çok iyiyim tam olması gerektiği gibi..şahane.. oyun oynama isteğinle oyuna ayırdığın sürenin eş zamanlı bitmesi dünyanın en şahane denk gelişlerinden biri..yaşama isteğinle ömrünün bittiği anın denk gelmesi de öyle olsa gerek..ya da bir ilişkiyle ilgili böyle olması..zamanlama zamanın şans öpücüğü gibi..herkese her zaman  verdiği bir hediye değil.. dün defterime uzun uzun yazdım....

- V -"vazgeçtim sonunda hep tura gelen uğur paramdan"*

Efendim ne demiş şarkı " bir fincan kahve olsam kırk yıl hatırım vardı"...bir fincan kahve eşliğinde şöyle düşünüyorum şu an; içtiğimiz onca kahvenin hatırını nasıl ödeşeceğiz..hatırım yok mu diyen en sonunda kim olacak..evet yine saçma bir çıkmaza girdim hemen çıkıyor ve sizi de çıkarıyorum.. çay içelim hatırsız bedava  :)))  Allah minnet borcundan korusun aminnnn. dün akşam izlediğim videoda duydum "sonder" kelimesini..kendi sanat çalışmalarıyla ilgili konuşurken biri, bu kavram geçti..ilginç geldi peşine düştüm..bazı kelimeler bir kedi gibi kuyruk sallıyor peşinden gitmemek mümkün değil azizim.. neyse..aşağıda en sonda alıntıladığım bilgi en özeti diyebilirim..bunu  bazı anlar bir anda fark ederiz, zaten her daim bu farkındalıkla yaşanmaz..hatta bana kalırsa insan ne kadar farkına varıyorsa yaşadığı şeyden o kadar kopuyor..çok da fark etmesek mi.. neyse işte o anlarda yaşadığımız an genişler, değişir.. uzay konumumuz bile değişir hani neredeyse, bir epifani anı g...

- Ü -"üzümlerden ayrı bir üzümdüm"*

İçimde bir sessizlik var, ekrana bakarken kendiliğinden konuşmaya başlayan o iç ses susmuş..hani akşamdan dağınık bıraktığın salon, mutfak, masa bir yer düşün ertesi güne sana liste çıkartacak denli bir yığın işin ip ucu mahiyetinde ortalıkta kalakalmış lakin sabah uyanmışsın hiç bir şey yok...dağınıklık yok, ip uçları yok, liste yok..yerlerine mi yerleşmiş diye çekmeceleri açıp bakıyorsun, dolapların kapaklarını, masanın üstünü falan...yok..yerinde de değil...hiç bir şey yok..sanki biri abra kadabra demiş sihirli değneğini şöyle bir çevirmiş geriye boşluk gibi bir yokluk kalmış..öyle bir şey.. illüzyon bunlar hep biliyorum..şimdi görünmüyorlar böyle sakin sessiz duruyor içim, iç sesim kelimeleri yutmuş gibi susuyor lakin fani bu hal..hal bu adı üstünde..halden hale geçerken bir takılma hali de olabilir..dosya indirilemiyor muhtemelen, güncelleme lazım, ekran donması vesaire..beni anlıyor musun..anlıyorsan ikimiz de iyi değiliz söyleyeyim..:)) üzüm demiş ya didem, ayrı bir üzüm tanesi ...

- U -"uyumadığım gecelerin sabahında"*

  Bu sabah gülerek uyandım, yani rüyamda o kadar çok gülüyordum ki uyandığımda aynı halin etkisindeydim..ama nasıl gülmek nasıl güzel bir ortam :)) rüya işte deyip geçemiyorum sanki tedavi etti, anne eli gibi sıvazladı acıyan yerini ruhumun da kıkır kıkır  gülmekler saldı içime :)) çok şükür. anne eli demişken, sağolsun annem geldi dün, elinde yaprak sarma dolu kapla..enerjisiyle rüzgar gibi geçti evden :) kısa ama etkili ziyaretlerin insanı annem, ondan geride kalan yüksek enerjiyle biraz işlerimi toparladım..arada sarmaları lüpleterek :) vakti dolmadan yahut gelmeden hiç bir şey bir adım öte gitmiyor, insan ne kadar ittirse de çekse de hiç kımıldamıyor yerinden bazı şeyler..çaba evet ama bunu da küpe olarak kulağa yakın tutmalı..çünkü yorgunluk...çünkü vakte teslim vaktin sahibine teslim rahatlatıyor.. manevi kuvvet, manevi gıda, manevi dünya lazım bize, içine girip dünyanın sertliğinden hoyratlığından ve manasızlığından sığınabileceğimiz.. sığınak evet bu.. uzatmayalım, kal...

- T -"tekke ve zaviyeleri kapatıldı kalbimin"*

  Türkiyem kadar yorgun, bezgin, gözü yaşlı, kırık, kederli ve hastayım..gece sayıklar  gibi hep aynı rüya mı değil mi bilmediğim bir şeyin içinde aynı cümlelerle geçtim..sinemada klişe dediklerinin hayatta karşılığı yok dedim :) ateşim çıkmış olmalı, başım ağrıyor.. labirentin içinde gibi aynı cümlelerin arasında dolaşıp kime olduğunu bilmediğim konuşmamda savımı çok kuvvetle savundum..niye bu kadar uğraştım bilmiyorum.. ne acı diye düşünüyorum şimdi, niye bu kadar uğraştım yorgunluğuyla diz çökmek..yorgunluklarına değsin istiyor insan..oysa hepsi hikaye hepsi suya yazı yazmak..ya da bu bloga başlarken düşündüğüm gibi kumlara yazmak..kumda yazı mı kalır...neyse...ne diyordu rahmet olsun sevgili kayahan abimiz " gözlerim az önce iflas etti " .....öyle işte T; tabi ki Türkiye, tat, tasa, takı, tuz, tutam, tijen, tekir, top, tilki, tramvay, tost, tekel, turşu, trabzon, teselli, tekke, tortu, transatlantik, tekila, tut, tanrı... *müsveddeler, didem madak

- Ş -"şiir ithaf edecektim yerli yersiz herkese"*

Şifayı kapmışım..aslında seri bağlantı olarak beklediğim sonuçtu bir kaç gün gecikmeli de olsa geldi, zira önce kızım sonra oğlum sıralandı..şimdilik şakır şakır akmaya başlayan burun ve sızlayan boğaz ile giriş yaptı..çabucak gitmesini temenni ediyorum..dikkat edin desemde anlamsız geliyor çünkü olacakla öleceğe çare yok..geliyor işte başa gelecek olan ve çekiliyor el mecbur..şikayet etmiyorum bunun kafası da bir ilginç onu gözlemliyorum..mesela anlamsızlaşıyor herşey..tadı kaçıyor falan..boş boş bakıyorum hevesle baktığım her bir şeye..uzaklaşma isteği artıyor yine her şeyden..bir nevi dünya perhizi istiyor ruh..artık ne kadar bulandıysa .. beden de bırak yatayım diyor açıkca..eee kardeşim biri yatar biri kaçar ben ne yapacağım.. :))  gidip kendime sabah sabah ıhlamur ikram edeyim ardından uyutayım ardından besleyeyim ah ben kendime de annelik edeyim nazımı da kendim çekeyim..dünya hızla dönsün ben yavaşça uzletine çekileyim..şiir ithaf edeyim ruhuma da, masal anlatayım.. dünya i...