Zamanı bir şişede saklasaydın...
https://www.youtube.com/watch?v=AnWWj6xOleY
Bu şarkı bu sabahın kısmetiydi.
Dinliyorum şu an şu cümleleri yazarken.
8 Ekim 2018 in güneşli güzel bir sonbahar günü..Etli nohut tüm kokusuyla evi doyururken, sadece süpürüldüğü ve düzeltildiği için temiz görünerek tamamlık duygusu veren salonun en güneşli, en yaprak yeşili köşesinden sütlü kahve eşliğinde hayata bilgisayar penceresinden şöyle bir bakarken...
'' zamanı bir şişede saklayabilseydim eğer '' diyor ya ben o arada zamanı sanki benim mülkümdeymiş gibi bütün heveslerime, arzularıma, gerekliliklere, yapılsa iyi olurlara, ah ihtiyacım varlara, keşkelere bölmeye çabalıyorum. Plan denilen organizasyon, iş akışı, zamanı etkin kullanım denilen ve daha neler denilen zaman torba değil ki büzesin. zaman yeli bir kitabın adıydı değil mi?
Deniyoruz işte. Kısa denemeler halinde yazamasak da yaşamayı deneme halinde devam ettiriyoruz.
Paragraf ya da cümle ya da kelime halinde yaşamaklar...yaşamaklardan bir yaşamak beğenemiyoruz ki o kadar da danışman, mentor, koç, uzman bilgin var. Bilge yok evet. bilgiyi eyleyen varsa da bize görünmüyor.
Kitaplara kaçıyorum, kitapların arasına yaşamak anları koyuyorum ayraç olarak..şimdilik iyi diyorum yeter bu kadar yaşamak..lazım geldiği kadar..okumaların arasında bir yazma alazı geliyor arada sonra zaman yeli mi bilmeme sönüveriyor.
Bir şarkıya tutunup süpürgenin üstündeki cadı ( tatlısı olsun ) misali başka bir zamana uçmak var bir de tabi...hangi köşesinden önüne ne yuvarlanır bu hayatta belli mi..
Geçen gün çok kırıldım..oh şükür kırılabiliyormuşum demek hala umut var dedim..
Bunu yazmak için mi bu sabah bütün o sokaklar boyunca ergen triplerinde dolanıp durdum..sonra kendi yaşımın kapısının önünde durup son bir atarla bu yaşın kıyafetine girdim.
Giyinmedim dikkat edin. çıkabilirim her an..
müzik deva etsin, ben gelirim bir ara...
Yorumlar
Yorum Gönder