5
- Bir elin parmağı kadar...güzel rakam.. tipini sevdiğim..yeterli demek bence..bir el yetmez mi?
- elleri düşünmek..ellere bakmak..bir elin dokunuşunda sırlanmış sayfalar dolusu cümleyi okumak ya da dokunmayışında ya da dokunamayışında..sadece nasıl durduğuna bakarak anlamak anlatmak..
- şimdi geldi aklıma bir anımı anlatayım..dinle kalbinle..şehrimden uzak kadim bir memleketteyiz..uçakla günübirlik gezi planı yapılabilen bütçelerin buna daha kolay gücünün yettiği yıllar yani belki on sene evveli..sabah erkenden varmışız ve gezmeye başlamışız..en çok gitmek istediğim yere, şehrin en eski çook eski camisi ve orda medfun zatları ziyarete gelmişiz nihayet..vakit öğle ezanına yakın..içimde binbir düşünce sıkıntı..yine kördüğümüne rastladığım günler hayat ipinin..aradığım cevaplar var..doluyum yani dokunsalar ağlarım..kimse dokunmuyor..neyse..kadınlar için ayrılan ayrı bir yer var..oraya geçiyorum..içerde yaşlı bir teyze elinde tesbihler...selam verip çok da dikkatimi ona vermeden oturuyorum bir köşeye..hadi bir yasin okuyayım ezana vakit var diye düşünürken teyze sesleniyor..kızım bir bak hele şuna diye..uzattığı şey karışmış tesbihler..bakıyorum uğraşıyorum biraz düzeltiyor ayırıyorum..teyze sanki anneanneme benziyor dikkate edince yüzüne içim ısınıyor tebessümle konuşuyoruz bir kaç cümle..o tesbih çekmeye başlıyor ben yasin okumaya..biraz sonra başka kadınlar da geliyor az da olsa dolmaya başlıyor mekan..ezan okunuyor..sayfanın sonu yakın bitireyim istiyorum ezan bitene kadar..kadınlar konuşmaya başlıyor ezan okunuyor bırakmalısın okumayı falan minvalinde..sürekli bir konuşma niye anlamıyorum ama benim bir an önce bırakmam gerektiğinde ısrarlı kınayıcı bir konuşmaya dönüyor..o teyze kızıyor onlara bişeyler söylüyor savunuyor beni..sayfa sonu geliyor ezan bitiyor..namaza duruyor herkes ve tabi ki bende..son sünneti kılar kılmaz durmak istemiyorum hemen toparlanıp çıkmak istiyorum..dönüp teyzeye bakıyorum oturduğu yerde selam verir vermez yanına varıp elini öpüyorum..sessiz bir teşekkür..sırtımı sıvazlıyor..mırıl mırıl bir duada..sessiz..vedalaşıyoruz..avluya çıktığımda portakal ağacı dikaktimi çekiyor..içimde bir ferahlık..içimde bir tazelik..ağlıyorum..hayır üzgün kırgın gibi değil..bir garip..yükünü boşaltan bulut gibi..şehir sessiz içim sessiz portakal ağacı gülümsemede..orda öyle az önce ne oldu görünen dışında bişi oldu diye düşünüyorum..kördüğümler tesbihler ve kadim bir şehrin tarihi camisinin avlusunda portakal ağacının gülümsemesinde sırtımı sıvazlayan bir elin avuçlarıyla bana ikram edilen bu anın içine iyice yerleşiyorum..bir kucağa sığınan çocuk gibi..ne soru ne cevap ne kördüğüm...masal gibi bişi kalıyor geriye sadece..
Yorumlar
Yorum Gönder