6

 

- Çok kıymetli bir arkadaşım sordu el cevap olsun geçmişten unutamadığım zihnimde yer eden kokuların peşine düşelim o vakit bakalım nereye gideriz..

- hemen ilk olarak çocukluğumdan kalan kömür ve kül kokusu geldi burnuma..kömür taşıma işi vardı eylül ayında çoğunlukla mahallede bir telaş..sırayla herkes bir birine yardıma koşar tonlarca kara kara kömürler yığılırdı kömürlüklere..ve ben çok bayılırdım kömür kokusuna..odunsu olurdu kimisi daha da güzel gelirdi rayihası..bir de çıra derler kolay yanan ağaçlardan kesilen parçalar olurdu...hımm nasıl ferah bir koku nasıl güzel..ve ateşi sıcaklığı güzel tabi ama sobanın en sevilmeyen işi külleri..o küller bir kovada birikir ve büyüdükçe bana verilen işlerden biri de kül dökmektir..kül kedisi olmak ne demek biz çizgi filmden öğrenmedik..

- akabinde ve detayında toprak ve çamur kokusu..oldukça yeşilliği ve boş alanı bol olan mahallemizde yağmur demek oyun demekti..çok şiddetli olmadığı sürece değil evlere kaçmak inadına oynanır ıslanılır her türlü çocukluk yapılırdı..sonra yağmur durunca çamura kesmiş toprakta çivi saplama oyunundan tut çamur çömlekciliğine kadar yine her türlü oyun kurulurdu..o yağmur başka kokardı o çamur da..dün gibi aklımda..

- eh çocuğun eline sokakta yenilen şeyler verilmez mi...mesela domatesli peynirli ekmek mevsimindeyse..hala en sevdiğim en pratik yiyeceklerden...bazan de yağlı salçalı ekmek..bu koku/tat kendini hala hatırlatır hatta canım çeker yerim :) çocukluk hep orda oynuyor zaten bir yere gittiği yok ki...

- eh kalemlik kokusu dersem bir kısım arkadaş anlar belki..basit adi malzemelerdi belki bilmiyorum ama kurşun kalem silgi kalemtraş kırmızı kurşun kalemden oluşan kalemliği açar açmaz duyulan o koku...mest edici..okulum sınıfım öğretmenim demek..çok mutlu olduğum yer yani..

- sokakta oynamak doğal bir şeydi hatta çıkmıyorsan garip karşılanırdı..yazsa eğer gece yarılarına kadar sokak lambası altında oynamaya devam etmek bizim için sorun değildi..o gecelerin de bir kokusu vardı..çünkü sadece biz çocuklar değil herkes dışarıda ( balkon, kapı önü, bahçe kenarı, bir köşe) olurdu..ve bu çay demekti ve bu bisküvi ve bu babaların sigara kokusu..bu üçlü de kalmış hafızamda..

- ceviz, fındık, tarhana, köy ekmeği karışık koku..bu da köyden gönderilen bir çuval içinde gelirdi ve beni memleket diye bağım olduğunu hissettiğim pek az bildiğim ama şefkatli bir yabancılık duygusuyla bağlandığım bir yere davet ederdi...hayatıma arada dahil olan kokuydu..içim çekilirdi oraya doğru merak ederdim..

- kağıt kokusu..yok bu başka ama..annem kağıt fabrikasında çalıştığı için çantasına üstüne başına sinen  arada getirdiği o kağıtların kokusu..babam ise makine ve demir kokardı..insanın işi üstünde kokuyor demek ki..

- anneannemin kokusu..ama bu nasıl anlatılır..kendine has doyurucu güvenli sevgi dolu gizemli kınalı yemekli sabunlu tütün kolanyağı da olan eski ve güzel bir koku...çok özledim onu..sevdiklerimizin giderken götüremediği ve bu yüzden en çok can yakan şeylerden biri belki de kokuları..benzeri olmaz ama anımsatan bir şey bile burnunun direğini sızlatıyor insanın ve anında zaman bükülüyor..ordasın onun yanında ve o anda..

- bitmez ya lafın ucunu bükmek gerek..soruların peşinde yürümeyi sevdiğimi bilen arkadaşım çok teşekkürler..

- sormak istersen sen de sor cevaplamak istersem cevaplarım..yorum yaz mail yaz instagram var ordan yaz...yani ulaşmak isteyen her türlü ulaşır..yollar çok ve açık da yol yürümeye gönül lazım..

kumcocuk@gmail.com

instagram da burda..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yazmak meselesi

hzr-2

hzr-16