Sabahçı Kahvesi çalıyordu ben bunları yazarken..


Mevzu uzun olabilir bilemiyorum ama sen yine de çayını kahveni gazozunu salebini artık vakit ve canının isteği hangisine uyarsa bir içeceğini al yanına derim..
Dün akşam Ferdi Tayfur'un rahmetli olduğu haberi gelince hafızama üşüşen bazı anılardan kaynaklı dürtmeye sosyal medyanın her yerde ferdi şarkısı çalma rüzgarı eklenince bunu yazmak vacib oldu, en azından kendi kişisel tarihime bu kaydı düşmem iyi olacak..
Şimdi yıllar evveline gidiyoruz..Ben 5-6 yaşlarımdayım..Amcam ki Kadir İnanır'a benzerliğiyle yakışıklımı yakışıklı üstüne bir de beni çok sever ben de onu..Henüz bekar ve bizde kalıyor arada..Ferdi dinliyor ve en çok onu dinlemeyi seviyor..o sevdiği için ben de seviyorum..o neyi severse ben de onu seviyorum..ilk okula başlayacığım sene bana okul çantamı o alıyor, yeşil..o sene evleniyor ben çok kızıyorum ona artık bize gelmeyecek diye..başka yere taşınıyor çünkü..ferdi falan çalan yok evde..babam türkü dinler annem tsm..herşey radyodan..ferdi çıkıyor hayatımdan..

neyse ilkokul birinci sınıftayız..ümit diye bir çocuk var sarışın yeşil gözlü..bana tenefüsde oyun oynarken hayatım boyunca duyduğum en güzel cümleyi söylüyor. biliyor musun diyor benim kalbim senin adını söyleyerek atıyor..hiç hoşlanmıyorum ondan bu cümle de güzel ama yıllar sonra güzel gelecek o an için rahatsız ediyor..ben oynamıyorum deyip kaçıyorum sınıfa..ikinci dönem başka şehirden taşınan bir ailenin oğlu geliyor sınıfa..simsiyah saçlar..bakıyor bakıyorum..bu bakışma sekiz sene sürecek..ilk okul ve orta okul boyunca hiç söylenmemiş bir sürü cümle o bakışmalardan konuşacak..bir gün evlerinin önünden geçerken duyuyorum ferdi çalıyor bangır bangır..o da seviyormuş diyorum..amcam gibi..

neyse..dediğim gibi bu bakışmalı ama konuşmamalı ilk aşk lise yıllarına kadar aynı saflıkta devam..bu arada amcamlar bizim alt kata taşınıyor..o eskisi gibi amcam ve beni çok seviyor ama zor günler yaşıyor..çocuklar ve geçim derdi..arada duyuyorum ferdi çalıyor ama çok az..bazı şeyler eskisi gibi değil biliyorum..ben ergen günlerimde yabancı müzik keşfetmişim popüler dans parçaları, slow artık ne varsa klasik müziğine kadar evde dinlenmeyen hepsini almışım hayatıma..arabeske burun kıvırıyorum..
lise minibüsle gidilecek mesafede..o vakte kadar uzun mesafeler bile olsa yürüyerek gitmişiz..aynı minibüsle aynı liseye gidiyoruz ilk aşkım dediğimle..ama o başka sınıfta..o yaz değişen şeyler olmuş..o değişmiş bakışı değişmiş gülüşü de..babası vefat etmiş..minibüste okulda teneffüste kolluyorum onu göreceğim diye..karşılaşıyoruz ama görmüyor gibi bakmıyor..ilk terk edilişim bu mu acaba. Minibüslerde kasetler çalınırdı ve tabi ki arabesk gözdeydi..ferdi yeni kaset çıkarmış o çalıyor..aynı anda aynı arabada bir çok insan farklı bir dalgınlıkla yolculuk yapıyoruz..o zamanlardan sabahçı kahvesi şarkısı damlıyor kalbime kulağımdan..kasetini alıyorum..döndüre döndüre dinliyorum günlerce..o gidiyor, taşınıyorlar..artık görmüyorum..zaten artık sevmiyorum da..çünkü o hiç ümit kadar cesur olmamış ama içten içe o mahcubluğunu da bağrıma basıyorum..nerden biliyorsun kendi kendine kurmadığını deme biliyorum..söylemediği çok şeyi biliyorum..velhasıl o hikaye orada kalıyor tatlı bir anı olarak anıyorum tabi ki yıllar sonra..biraz ferdi var fonda..biraz çocukluğum, ilk gençliğim..orada siyah beyaz bir film gibi her şey kalıyor..sonrası lisede başlayan değişimler bende ve hayatımda..başka hikaye yani yada aynı hikayenin başka bölümü..
velhasıl kim ne derse desin hayatlarımıza izler bırakan insanlar, sesler, görüntüler kaybolmuyor..Ferdi Tayfur dinleyen biri değilim ama dinlediğim şarkıları oldu..biri hayatınıza bütünüyle girmek zorunda değil bazan öyle bir yerde kesişim kümesine dahil olur ki siz bile bilemezsiniz bütünün önemli parçası olduğunu..sökün eder gelir böyle ,bir çok şeyi ardında sürükleyerek...bu sabah hep aynı şarkıyı dinledim " Sabahçı Kahvesi" sevmenin türlü çeşitli halleri var, insanın da halden hale geçişleri..çok uzun hikayelerin ufacık kesitleri bunlar..hayatımızın halden hale geçişinin öyküleri..ve bu öyküde çok detay çok iz çok insan çok farkında olmadığımız şeyler var..iyi ki de var...uzatmayayım diye bu kadar uzun yazdım :) yoksa oooo daha ne sokak araları vardı atladım...belki onları da yazarım kim bilir..
öyle..

Yorumlar

  1. "...biri hayatınıza bütünüyle girmek zorunda değil bazan öyle bir yerde kesişim kümesine dahil olur ki siz bile bilemezsiniz bütünün önemli parçası olduğunu..."
    Yüreğinize sağlık 🌹 Daha da uzun olsaydı yine çok severek okunurdu😍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim Sevil..yazarken ben de vakit olsa daha yazacağım galiba diye hissettim ..rüzgar tatlı bir yerden esti sanırım.. :) sevgiler..

      Sil
  2. Gerçekten duygularını bu kadar açık ve net olarak yazıya dökebilmek de bir sanattır…
    Veee sen bu sanatı çok güzel yapıyorsun arkadaşım…
    👏👏👏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili arkadaşım, öncelikle bu takdir mahcub etti bilesin..bazan karalıyoruz bişiler diyelim..çok teşekkür ederim bu okuyanın görenin güzelliği..
      yaa bu arada bizim çay ne oldu :))

      Sil
  3. gerçekten ''evlerde bangır bangır ferdi çalardı.''

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şöyle adsız diye çıkınca bazan gücüme gidiyor.

      Sil
    2. adsız olmasın tabi ne güzel Ayşe ismi varken ..ya gerçekten çalardı..hep aklıma mahir ünsal erişin kitap adı geliyor tam bu noktada..teşekkürler yorum için ve çok sevgiler ...

      Sil
  4. Keyifli olmuş yüreğine sağlık hayatta da böyle, sanki alt fonda çalan bir şarkı var ama biz o fonda çalanı ancak kaybettiğimizde anlıyoruz değerini sanırım ve perde aralanıyor bize gösteriliyor apaçık. Birşeyleri kaybetmeden apaçık görme temennisi ile, saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim..bence de alttan alta çalan o şarkılar bazan da sesler var ve biz bir sessizlik anında onları duyuyoruz daha çok..yokluk varlığın kuvvetini arttırıyor ya da şiddetini mi demeli..temenniye katılıyor inşallah diyorum..bilmukabele..

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

yazmak meselesi

hzr-2