Belki de insanın hamuruna bazı duygularda katıldı..mesela özlemek..ne kadar acı, zor ve istenmeyen bir duygu gibi olsa da buna da ihtiyacımız var..özlemenin de beslediği bir yanımız , kenarımız var..
Mutfaktayım yine..rutin..yemek işim yok sadece serinliği ( çok güzel bir rüzgar esiyor balkon kapısından), gölgeli sakin hali, ocakta çayın kaynaması, bana aitliği ile burada olmak güzel..herkes evin bir odasında..oğlum evde değil çünkü çalışıyor, evin tek saatli mesai yapanı..kızım her ergen gibi odasında kendi habitatında yaşıyor ( neden o kapı kapalı olmak zorunda yaa :)) tatilin kalan günlerinde de rutinini bozmayacak belli..eşim kendi masasında çalışmasında..çay içer misin diyorum elimde bir bardak çayı masasına bırakırken..laf olsun sorusu, biliyorum cevabını..ben de büyük bir bardak doldurup bir kaç kayısı kurusu ile oturuyorum..aklımdan yürüyüşleri bu ara aksattım düşüncesiyle kilo aldı başını gidiyor kızım dikkat et toparlan, hadi bir diyete başla artık sesleri aynı anda ama sıralı geçiyor..eylül geliyor diyorum, yoğun ve koşturmalı günlerim yaklaşıyor..azcık daha rahat mod devam etsem ne zararı var..:) blogları geziyorum son yazılanları okuyorum..bu serideki arkadaşlar başta ...
ben niye yazıyorum? anlamak mı anlaşılmak mı? bu soru üzerinde düşünürken beraber yürüyelim istersen..bak ne güzel orda bir göl var yamaçtan aşağıya doğru hafif bir eğimle iniyor kır yolu sonra gölün etrafında dolanıyor..mevsim de bahar olsun, kırlar yeşil, ağaçlar coşkulu, çiçekler kızlar gibi şen kahkaha atıyor, kuşlar keza aşktan şakımakta..misss gibi mavi/yeşil bir koku..sevinç bu resmen yaşama sevinci..böyle bir tablonun içindesin nasıl enerjik neşeli ve hareketli olmazsın değil mi..o nedenle hem yürüyelim hem konuşalım.. aslında burda mesele yazmak değil yani köküne doğru inersek yazmaktan evvel anlatmak var..kime? cevaplarım hep kişisel olsun diye ben zamirini kullanacağım..ben kime anlatmak derdindeyim..dert mi dedim evet bu bir dert benim için anlatmak anlamamın bir yolu, yolculuğu..benim kime anlattığımın ilk anda çok bir önemi yok..anlatabilmek söze büründürmek benim meselem..kendimi kendime duyurmak..kendimi göremiyorum sesimi aslında duyamıyorum iç dünyamı bari içimd...
mutfaktayım.cumartesi öğlene doğru bir saat..ev sessiz çünkü hane halkı bir yerlere gitmiş.yalnızım yani..yağmur var ve soğuk nihayet..öğleden sonra çıkarım yürüyüşe..bu sessizlik çok güzel...mutfak masasında yazmanın da ayrı bir keyfi var..sıcak, çay yakın ve burası ben dolu..müzik yok..düşüncelerimi ve içimden geçen diğer sesleri duymak istiyorum..bütün bir haftanın kalan izleri..anlatmalıyım..hayır anlaşılmak için değil.. - yeniden buluştuğum biri ile başladı hafta..anlamlı ve kıymetli..zamanda yaratılan boşluk da dolu olan anları anlamaya bir imkan..tıpkı mekanda yaratılan boşluk gibi..en dolu şey boşluk..bunu düşündüm. - iki kütüphaneden iki ayrı kitap alışverişi yaptım..kitapları arama bulma macerası ve o belli süre içinde okumayı yetiştirme heyecanı..ek süre istedim biri için çünkü Prag Mezarlığı..diğerini verdim Peri Gazozu'nu aldım. - bir meseleye çok takıldı aklım bu hafta..aklım kadar kalbim de..gidip gelip kafasını aynı yere vuran çıkışı bulamayan bişi gibi..ken...
Ah olmaz mı.. özlemek içteki duyguları katmerlendirmek gibi adeta. Gelecek günleri beklemeyi, beklerken çoğalmayı öğreten bir duygu bana göre. :)
YanıtlaSilne kadar güzel açtınız evet katmerlendirmek ve çoğalmak.. tam da böyle :)
Sil