hzr-17
Pencereden süzülerek gelen sabahın enerjik sarı ışığı tam ortadaki mutfak masasına vuruyor..Küçük vazodaki bir buket papatya cılız gövdelerini birbirine iyice yaklaştırmış ve ufacık hava baloncuklarının yamaçlarına birikmesinden gıdıklanır gibi minik kahkahalar atıyorlar..Beyaz keten bir örtü serili masada, üzerinde kahvaltı tabakları rengarenk..Vişne reçeli ve beyaz peynir bir dilim ekmeğin üzerinde serilip kalmışlar üst üste, simsiyah zeytinler ışıl ışıl, yanlarındaki yeşil zeytinlere bir garip bakıyorlar, hor görür gibi. Bal, tereyağı ve kaymak arasında iki cami arası beynamaz misali süzülüp kalmış..Yeşillikler, domates ve biber ve tabii ki çengelköylü salatalık bir yanda..Ekmeği çıtır koyalım, sıcacık..Çay demlendi..Hadi geç otur sandalyeye ben eksik olan en sevdiğim kahvaltılığı yaparken anlatmaya başlayayım bir yandan haftanın bıraktığı cümleleri..Ne mi yapacağım eh artık vakti geldi domatesler çıktı menemen tabi ki :) seversin değil mi? Sen başla bir yandan çay soğumasın, ben biber ve domatesleri doğrarken..
Ne diyordum, geçen haftadan hatırlarsın biraz tatsızdım biraz kafam karışık..ergen kızçemin soruları falan, sağ olsun arkadaşlar yazdı her yandan cevaplar geldi..her birini paylaştım onunla..onu çok şaşırttı ve mutlu etti insanların bu ilgisi:) ama konu hüsn-ü hatimeye varamadı tabi, yola devam modunda oturduğumuz yerden kalktık yürüyoruz.şimdilik gündem değişti zaten..dur ona geleceğim..yumurtaları da çırpalım :) annemi mutfakta bir şeyler hazırlarken izlemek ne çok hoşuma giderdi..gerçi buna genelde az zaman kalırdı ama özellikle hafta sonu yemek hazırlarken her bir el hareketini izlemek çok ilginç gelirdi, kadınların sihirli elleri :) belki ilk olarak ellerime güvenmeyi o anlarda öğrendim ve gücüme inanmayı..annem kesme tahtası kullanırdı ince ince keserdi soğanları en çok buna dikkatle bakardım..anneannem her şeyi elinde kesip doğrayanlardandı ki çok da hızlı ve usta bir şekilde bunu başarırdı..ben öyle denedim ama yapamadım, hala annem gibi kesme tahtası kullanıyorum görüyorsun..bir de ekmek yapmaları, hamur yoğuruşları vardı ki off bence sinema zevki..ah neyse menemen pişti işte..
salı günü yine küçük bir grup gezi halindeydik ve nedense çok kalabalık, akmayan zor ve yorucu bir gün oldu..hayır hafta içi ve tatil değil hava desen eh işte nedir anlamadım..ertesi gün 23 Nisan diye mi acaba bilemedim..neyse asıl olay çarşamba günü yani 23 Nisan'da oldu..tam öğlen kahvelerimizi içmek için oturmuştuk koltuğa başladı sallanmaya..ve o ses o çıtırtı..garip bir hisle gelen ilk an şoku..devamı sanki farklı mı...kaldık öylece..hepimiz evdeyiz Allahtan yani kim nerde derdi yok en azından..sana bir şey söyleyeyim mi, hiç bir bilgi eyleme dönmüyor..çök -kapan falan bile gelmedi..gözlerim sallanan avizede elim kızımın kolunda oğluma seslenirken bir yandan çıkalım diyorum eşime..çıkmadık..çok korktum..hayatım boyunca biriken deprem anları ve bilgileri haberleri o anda kocaman bir çukur oldu içine düştüm sanki..sadece bekliyorsun o an..neyse sonrası malum haberleşmeler ne oldu falan aramalar..haberi duyar duymaz beni soran o güzel kalplere bir kez daha sarılıyorum burada..insanın bunu duymaya ihtiyacı oluyormuş yani çoook anlamlıymış bu ufacık soru kelimesi yeniden hatırladım..
omlet sever misin, hayır sormadan menemen yaptım ama istersen sana hemen güzel bir dereotlu omlet yaparım ne dersin? ya da neli istersen..kahvaltı etmek güzel şey hele ki böyle sevdiğin biriyle hoş sohbet ederek yavaş yavaş güne başlamak, öyle değil mi..e yani şair Süreya buyurmuş zaten "kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı" :) zaten kahvaltı masadakiler değil şekerim biliyorsun sen de bunu..yoksa unutamadığım bir bardak sütle ya da çorbayla yapılan kahvaltılar var :)
işte öyle haftanın ortası deprem nedeniyle bölündü çatladı, kafalar ,kalpler ,zihinler de öyle..okullar tatil oldu..planlar iptal oldu (perşembeyi boş geçmeyecektim) ..kitap siparişlerim geldi onların arasından birini ilave ettim diğer okuduğum kitaba ( dip akıntıları ve irlanda defteri yan yana gidecek yani) biraz berlin biraz dublin..oysa diğer yandan İstanbul Ansiklopedisi dizisini izledim ki çok keyifliydi seyretmesi, dizi nedeniyle daha da depreşen İstanbul aşkım..seni kılcallarından kalbine kadar tanımak zevkini bana bahşeder misin ey şehrim..sen okudun mu Reşat Ekrem Koçu'nun o eserini..merak ettim doğrusu..ve asıl kendi maddelerini yazmak nasıl olurdu düşünmedim diyemeyeceğim...velhasıl böyle böyle unutmaya başladım o anın bıraktığı hali..
Hava çok güzel, istersen yürüyüşe çıkalım biraz şu koruda..kuşların sesine bırakalım kulaklarımızı ve susalım..dönünce güzel bir kahve içeriz. eh o da senin güzel ellerinden olur ne dersin :)
hem hep ben konuştum yine..hadi sende anlat biraz..
selametle.
Yaaa çok keyifliydi, kim bilir nasıl keyif alıyor senin kahvaltı misafirlerin.
YanıtlaSilBen şahsen bir vişne reçeli beyaz peynir ikilisinde zaten tav oldum masaya, gözüm başka bir şey görmedi.
Geçmiş olsun tabii deprem korkuttu fakat ne güzel geçmiş diğer günler. Biliyor musun, ben şaşırıyorum bazı şeyleri öğretmediler bize, görerek izleyerek öğrendik. Mutfak adabı ve temizlik bunlar arasındadır benim için. Şimdi bakıyorum hep internetten bakıp yapıyor genç nesiller, kızım da dahil. İzlemek ekran gerisine kaldı nicedir.... Bunu bir de dün fark ettim. Çocukların gösterilerini izleyen veliler yazık hepsi ekran arkasından izlediler videoya çekeceğim diye. Gözüyle gerçekten çocuğuna bakan öyle azdı ki.....
Bize öğretmediler dediğin gibi biz zaten (çoğunlukla yani) meraklı ve bir aradalığı daha çok yaşayan çocuklardık belki ondan..şahit olmak doğaldı şimdi tercih..hayatın olağan akışında birlikte paylaşılan ne güzel anların sonuçları bu hatırladıklarım..
Silen son dediğine her seferinde ben de gördükçe üzülüyorum..kendi çocuğunu elindeki ekrandan izlemek :( bu aslında çok vahim bir durum ama o girdaba katılmayan da pek yok sanki..ne için yaşamadığın bir anın kaydını alırsın..izlediğinde neyi hatırlatacak..oysa anılar hatta hayaller öyle mi, nasıl kanlı canlı hemen gözkapaklarının arkasında hazır..en azından ciddi unutma hastalıkları başlayana kadar..
bilemiyorum sevgili C. gel de kahvaltıda konuşalım :)
Cok gecmis olsun, umarim ki bununla olasi daha buyuk bir deprem atlatilmis olunur.
YanıtlaSilsevgili brownian,
Silçok teşekkür ederim ve dilerim umduğun gibi olur..hepimizin umduğu dilediği bu..aslında benim sezgilerim eğer yanıltıcı değilse rahatlatıcı şeyler söylüyor ama aramızda kalsın sonra vay spekülasyon yapıp falan filan demesinler :))
seni görmek iyi geldi..tekrar teşekkürler ve sevgiler. :)
dünyanın en zor şeyi ergen olmak sonrasında yaşlılık.soruyu sorabildiyse cevabını da kendi bulacak eminim.
YanıtlaSilbir zamanlar istanbul 'da ve hatta ''serdar'ı ekrem sokağında'' yaşama hayalleri kuruyordum.istanbul apartmanları vardı tekrar tekrar izliyordum.olmadı.Tanrım bu güzel şehri korusun. istanbul ansiklopedisini izleyeyim bende.
Ayşecim ne güzel sokak adıymış o :) ah güzelim şehrimizi korusun rabbim hep duamız bu..ama üzücü olan hatta karamsar yapan şey biz böyle olduğumuz sürece bundan korunsak başka yerden kendimize tuzaklar kurarak yürüyoruz..çok acayip bişi..nerden tutsan elinde kalan bir şey oldu halimiz..neyse geçelim çıkmaz sokak bu konular..
Silkatılıyorum ergenlik ve yaşlılık bence de en zor bölümleri yaşamın..yolunu ve cevaplarını bulacaktır bulamazsa da arama zevkini edinecektir zira ben bulamadım aramayı sevdim öyle devam ediyorum :))
izle valla tam seyirlik..kıza bayıldım çok doğal ama Canan hanım tabi ki oyunculuk göstermiş..seviyoruz kendisini haberi yok :)
çok sevgiler, iyi ki varsın :)
diziyi izledim.daha çok istanbul görmeyi isterdim.lakin yine o klişe işlenmiş.bu konunun dürtüklenip durmasını sevmiyorum aslında.ama yine de izledim canan hanımı bende seviyorum.elbetteki haberi yok.bazı sahneler sertti.ama müjde ar'ın saneleri de çok güzeldi.
Silahaaha bende sinema eleştirmenleri gibi davranıyorum tam şu an.sen de iyiki varsın.
müjde ar evet ve ilk anda onun o olduğunu çıkaramadım desem..valla sevdim ben senin film eleştirmenliğini :)) yap bence...klişe kısmına katılıyorum..ve İstanbul'u daha çok göstermesi gerektiğine de..
SilDeprem için gelmiş geçmiş olsun. Nasıl da gerçekten benimle konuşuyormuşsunuz gibi hissettim anlatamam. Omlete hiç gerek yok, ben de en çok menemeni severim :) Ellerinize sağlık, her şey pek güzel olmuş :)
YanıtlaSil:) ah ya işte bunu duymak mutlu etti..tabi ki sizinle konuşuyorum ve dinliyorum..yine beklerim ve çok teşekkür ederim iyi ki geldiniz :)) çok sevgi, selam.
Silyumurtalı işleri kendine göre yap ben almayayım masadaki reçel, peynir, zeytin üçlüsü bana yeter İşin bittiyse hadi geç otur karşıma kahvaltıya başlayalım. İki lafın belini kıralım biri yer biri bakar olmasın
YanıtlaSilHüsnü hatimeye varmasa da, yola devam modu güzel dedin. Yürümek sadece adımlardan ibaret değil, değil mi? Her adımda zihin başka bir patikaya sapıyor. bazen bir anının gölgesine bazen umudun ışıklı bir düzlüğüne. Felsefe de biraz bu değil mi zaten içsel bir yolculuk, kendi sorularının peşinden yorulmadan bazen kaybolarak yürümek kimi zaman bir depremin sarsıntısı, kimi zaman bir dostun iyi misiniz sorusuyla yön değiştiriyor yol. Ama yürümeye devam etmek, belki de asıl varış
Konuşturdun beni çay soğudu. Tazeleyeyim kendi çayımı sen otur lütfen
Vesselam
bu sabah kahveme çok güzel bir blog yazısı tat kattı..en az konusu kadar üslubu ile de tam benlik tam keyiflik tam kahve yanına yakışır hatta sonra uzun uzun uzaklara dalmalık bir yazı..onun etkisindeyim hala :) kusura bakmayın..
Silüstüne bu dostane yorum ayrıca güzellik oldu günüme..her gün böyle bir misafirim olsa diyorum, böyle uzun uzun iki lafın belini, dünyanın gamını kederini, hayallerin ipini , aklın fikrin sınır çitlerini kırsak diyorum gelen her bir cevapla..:)
hadi çıkalım biraz da yürüyelim demiştim değil mi? :)