Rutin dışı-2


Eprimiş..bu kelimeyi duyunca bir duruyorum..sanki ilk kez duyuyor gibi, tekrar ediyorum içimden yok dışımdan, kulaklarım duyacak şekilde..eprimiş..yani yıpranmış, incelerek neredeyse saydamlaşmış, ipliklerinin dağılmasına ramak kalmış, kumaşın en zayıf hali..en sevdiğin pijamanın, tişörtün, çarşafın, çorabın işte her neyse sevdiğin ve sık kullandığın için eskittiğin eşyanın son hali..

Hemen her cuma gittiğim bizimkinde olduğu gibi semt pazarlarında dolaşırken çok şey duymak olası..güncel olan ne varsa..mesela, bir pazarda son çıkan şarkı dile düşmüşse eğer tamamdır, tutmuştur.. veya güncel siyasi gelişmeleri, son dakika haberlerini falan yüksek sesle birbirine anlatan tezgah sahipleri sayesinde öğrenmek mümkün..hangi deprem uzmanını takip etmek gerektiğini, yangınların asıl sebebini, en sık kullanılan argo kelimeleri, sosyal medya içerikli göndermeleri ( burası ilginç reel hayatın sosyal medya içeriği olması sıradan durumuna ters olarak sosyal medya içeriğinin reel hayata konu olması :), gizlisinden açığına laf sokmalı şakalaşmaları, popüler akşam dizilerini vs..giysi satılan tezgahlarda ise konular açık büfe misali rengarenk, her çeşidinden hercümerç.. 
işte o arada bir yerde biri söylüyor..gözümün önüne oğlumun üç dört yaş civarı takıntı derecesinde giydiği eşofman altı geliyor dizleri eprimiş haliyle..neden bilmiyorum her yere her zaman onu giymek isterdi..bu durumun krizini de yaşamadık değil, çünkü mümkün olmadığı halllerdeki tutturması günün olayı olurdu..kirli de olsa o giyilecek, küçülse de, mevsimine uymasa da...zamanla geçti bu hali, zaten o eşofman da kendinden geçmişti artık :) yine de dayanıklıymış yahu..böyle eşyaların da fazladan dayanıklı çıkmasına ne demeli bilmiyorum..

neyse..birlikte yaşanılan zamanın, eşya ve beden üzerinde o birlikteliğin izini mühürlemesi gibi bir anlamı var bende bu kelimenin..en rahat ettiğiniz o eprimiş eşofman altı, o pijama her neyse, o incecik saydamlaşmış haliyle sizi sarmayı, dinlendirmeyi, uyumlu olmayı, sakinleştirmeyi ezbere biliyor..sırlarınızı bilen ama lal oluşuyla en emin olan, kör karanlıkta bile yerini bulup yerleşmekte sorun yaşatmayan dost misali..terk etti edecek halde oluşu, korku ile ümit arasında gel- git miktarınca tutarak, garip kıvamlı karışım duygulardan geçirirken ayrı bir lezzet verdiği de malum..

eee yani diyorsun di mi :)) burdan şuraya gittim..hayatın olağan akışında rutine kendiliğinden giren her şeyin eprimişliği ve bunun verdiği duyguyu düşündüm bugün...sonra yeni bir şey giriyor o akışa, rutin dışı,  diyorsun ki bu yeni heyecan veriyor ama alışamadım sanki, bir garip...
çünkü alışmak sevmekten daha zor geliyor :)
öyle işte..

Yorumlar

  1. Bazılarına da ne kadar eski olursa olsun alışamıyor insan, ısınamıyor. Hep yabancı kalıyor. Zamanla değil muhabbetle ilgili. Bir şeyi ya seviyorsun ya da sevemiyorsun. İlk günden itibaren.

    YanıtlaSil
  2. Eprime kelimesi bana empirme kumaşı hatırlattı. Annem çok güzel elbise diker, eskiden kumaşlarıda kumaşçılardan alırdık ve en methettikleri , beğendikleri kumaş empirme kumaşlar olurdu, dökümlü yumuşak kaliteli kumaşlar, empirmeler. Aklıma öyle yer etmiş, kumaşçılara da bayılırdım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

yazmak meselesi

hzr-2

hzr-16