hikayeni nasıl anlatacaksın..


Olağan akışında giden bir hayatın var. Sen, her gün aynı minvalde ve rutinde yani diyelim ki biraz da sıkılarak bunca aynılıktan yaşayıp gidiyorken bir gün büyük bir şeyler olur. Büyüklüğü senin o ana kadar yaşadığın normaline göre yoksa dünyada ilk kez senin başına gelen çok ilginç ve nadirattan bir durum değildir. Mesela oturup durduğun koltuktan kaldırır ve bir yolculuğa çıkartır..Zaten biliyorsun ya bütün hikayeler ya sen başka bir yere gidersen ya da yaşadığın yere başka biri gelirse başlıyordu. Ben  yine de hikayelerin bu kadar az alternatifli başlangıçları olduğunu düşünmüyorum ya neyse geçelim. Sonra o yolculuk biter ve sen yine gelip o koltuğa oturursun..Hoş, yolculuk dışarda bittiğinde genelde içerde başladığı yerden hala devam ediyordur hatta daha kuvvetle yol almaya devam eder. Tabi ki sen artık eski sen değilsin. O koltuk bile eski koltuk değil hiç yolculuk yapmadığı halde.. Yani dersin bunca şey oldu ben bu koltuğa gelip tekrar oturana kadar da niye oturduğum yer değişmedi. Ne anlamı vardı bu hikayenin.. Ne anlamı vardı sorusu cepte dursun nasılsa bir yerde bir vakit gelir cevabı. 

Bir de senin bu hikayene şahit olanlar var etrafında. Aslında ilk şahit de sensin ama adını kayıtlara geçirmek aklına gelmez. Onlarda seyrü sefer eder. Canım her şey yaşanarak bilinmez ki. Lakin kimi kabuğu kimi özü kimi derinden kökden bir yeri seyreder. Bu seyrü seferi onda bir dal olur, bir yaprak, bir tomurcuk. Belki daha neler ama işte basireti miktarınca. Şahitliğin sorumluluğu da vardır ama o unutulur. 

Bir de senin bu hikayene yan karakter olarak katılanlar var. Senin hikayende yan karakter ama kendi hikayesinde baş kahraman. Kimseye küçük rol verilmemiş demek ki. İşte onlar da kader mucibince dahil oldukları bu olaylar silsilesinde rollerinin hakkını verecek şekilde sahne aldıktan sonra kendi hikayelerinde de bir şeylerin değiştiğini çünkü bu kesişimlerin tam da doğru yerde olduğunu yine nazarı dikkatle baktıklarında fark ederler. Hoş, hiç bir şey fark etmese de olacak olan olmuştur. Olan her daim olacak olanların en hayırlısıdır. 

Ezcümle dostum, sadece seninle ilgili değildir olanlar, hayatın büyük ve muhteşem kaos çiçeğinin bir yerinde bir yazısın, kalem seni oraya bir mürekkep damlası gibi bıraktı sen yolunu yürüdün. Yürüdüğün yol hat oldu yol oldu yazı oldu bişiler oldu olanlar oldu olması gereken oldu sonunda sen, sen oldun. Yine de bütün bunların içinde anlamlı ama büyütmeye gerek olmayan yerini sev. Sevmek en büyük şükür şekli. Kendini sevmeden kendi hikayene nasıl şahit olacaksın ve nasıl o hikayeyi kendine şefkatle anlatacaksın. Nasıl anlattığın belki de içeriğinde önemlidir.

Bir de şu var, bitti zannettiğin yerde çoktan başka bir hikaye neşvünema bulmuştur. O, bitti demeden bitmez.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Rutin dışı-3

yazmak meselesi

hzr-2