hzr-8

 

Bu hafta boyunca kar gündem oldu ya (burda İstanbul'da en azından böyle) ben biraz sıkıldım galiba..gel seninle zamanda ve mekanda bir sıçrama yapalım..tayyi mekan tayyi zaman..:) ehli bilir bunları gerçi ama hayallere de demir pranga takılmıyor ya..mümkün yani..

şimdi efendim bir ağustos gecesi hem de dolunaylı. Boğazda tam da mehtaplı sandal sefası havası ( ay yemek ismi gibi oldu bu :))..ılık bir meltem var o kadar..güzelim boğaz sanki havuz sakinliğinde..kulak vermiş fısıl fısıl konuşanları dinliyor..neredeyse kalp atışlarını duyacağız öyle sessiz ama heyecanlı...canlı evet hem de nasıl canlı..mavi gözlü şehrimin ışıklı pencereleri tek tek kapanmakta..bizim gibi sandal sefası yapan bir kaç ehli keyf var sadece beyaz gecenin içinde süzülen..sesin güzelse hafiften şarkı da mırıldanılır bu ortamda..ve tabi ki ne güzel seyredilir..

çok severim yaz gecelerini..gündüzlerini değil hayır çünkü o manyak yakıcı güneş ve bunaltan sıcak hava hiç bana göre değil..ama geceleri başka..açık havada tabii ki..yine de bu hafta yağan kardan verdiği mutluluktan en çok da tabiatın az da olsa normale yakın davranmasından memnunum..kar biz şehirliler için hep bir müjde bir sevinç gibi ilk anda..sonra çilesi olan bir şey olsa da en temiz neşemiz..hikmeti nedir diye düşündüm biraz..sanki her bir kar tanesinin benzersizliği ve kendi kaderince düşmesi yeyüzüne biraz bizim hikayemizin başlangıcını anımsatıyor gibi geldi..bunu biraz daha düşünüp yazarım yine..ama bugün okuduğum şu yazı çok iyi geldi günüme..sevgili Yenal Bilgici'nin ellerine sağlık.

haftam oldukça sakin geçti..şu filimleri izledim; 

the next room door (2024)  acı çikolata(1992)  stormskerry maja (2024)  ve vesikalı yarim (1968)

kitap hala Tolstoy efendi ve Anna.. dedim ya rolantiye aldım bu ara okumayı biraz daha yavaştan gidecek..çünkü başka bir iklime gireceğiz yakında..belki kendimi o sakinliğe ve akışa hazırlıyorum.

yeni bloglar keşfediyorum..yeni insanlar..bu o kadar güzel bir heyecan ki..evet bazan çok sıkılıyorum her şeyden biraz böyle bir yerinde duramaz yapım var ama buna rağmen durduğum süre hayatıma bakınca epey iyi :)) böyle farklı ortamlarda farklı bir insanı tanıma heyecanı mesela acayip keyifli geliyor..sonra yine bir kaçma isteği..yalnızlığın sütüne de ihtiyacım var..insan sesine de..

bu sene yılın miladi-hicri uyumu beni benden alıyor..bak ocak-recep bitti..şubat-şaban bitiyor..mart-ramazan geliyor ki bu aynı zamanda hem tabiatın hem kalplerin baharı..çok seviniyor ve seviyorum..enerji değişecek fark edeceksin..ben hissediyorum..

bugün güzel ama yoğun bir gün geçirdim..kafam acayip dağınık aslında..yazarken toplamaya çalışıyorum..ustacımın dediği gibi beş kanallı çalışıyor ve hepsi açık :)) iç dünyam eminönü mahmut paşa kapalı çarşı kıvamında.. :)),o nedenle geç bir saate kaldı yazım..akşamın koynunda ve yine sükun bulmayan halinde bir boğaz kaçamağı iyi gelir diye düşündüm ama benim sandaldan hemen inmem lazım :)) 

buna sonra devam edelim mi?





Yorumlar

  1. bahar gelsin.hanımelleri ,yasemenler açsın.kardan nefret etmem ergenlik zamanlarıma dayanıyor.ergen erkek arkadaşlar yüzünden.yeni blogları tavsiye edebilirsin mesela.ve usta kim.?:)
    meraklıyız işte,ne yapalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah evet yaa Ayşe, bahar gelsin..filbahri çiçeği vardır bilir misin çoook güzel kokar..bahar hep güzel kokar zaten..
      evet bloglar için bir yazı yazma niyetim var..birbirimizden haberdar oluruz iyi olur..
      merak iyidir severim meraklıyım ben de..usta kim önemli değil en azından şimdilik..benim için kim olduğu değil ne söylediği önemli insanların..o da seyreder alemi düşünür az söyler bir zatı muhterem..ben de onun söylediklerini düşünürüm..o kadar..belki bazı zamanlar ne söylediğini söyler burada düşünürüm :))

      Sil
  2. sevgili Neşe,
    ben de Ayşe gibi baharı özleyenlerdenim zira en sevdiğim mevsim. sandal sefası yarım kaldı ama devamı gelir diye umuyorum hem yeni bloglar falan diyordun belki bir liste mi gelir. ve usta kim? :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili Anna,
      sandalla beni çengelden alsanız diyorum..:)) devam edeceğiz efendim ve Ayşeye yazdığım yorumu okumuşsundur senin cevapların da orada..
      sen zaten yorumlarıyla birlikte blog okuyanlardan değil misin :)) sevgiler...

      Sil
    2. merhaba anna,
      hafızam beni yanıltmıyorsa yıllar önce benim severek okuduğum blogunuz vardı.yorumlarınıza denk geliyorum bloglarda ve aklıma hemen o şiir düşüyor.
      ''gözlerim biraz yorgun.
      içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler,
      bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
      bekleyişler anna.''

      yorumlarınızı da blog yazısı gibi severek okuyorum:)

      Sil
    3. Sevgili Ayşe,
      hem şaşırdım hem sevindim. yıllar önce yazmayı bırakıp kapısını kapattığım bir bloğum vardı doğru. hatırlanacağını hiç düşünmemiştim. :) teşekkür ederim. ve evet şiir kalbimin içinde yankılanıp mahlasım olan şiirdir, yeri çok özeldir.
      sevgiler.

      Sil
  3. Yazının başında kaldım ben. Gel seninle yaz akşamı sandal sefası kısmı, unutma düşüncede başlıyor oradan duyguya duygu da eyleme geçiyor bakarsın sandal sefasına geçivermişiz. Yürümeyi tercih ederim. :)
    Güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık. Sandaldan hemen iniverdin. Hayırdır, daha me çok anlatacak vardı oysa
    Neyse dediğin gibi olsun sonra devam edelim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. denizle o kadar başım hoş değil aslında yürümeyi tercih ederim tabii ki ama her seferinde farklı bir gezi hayal etmek hoşuma gidiyor..bu da bir tür oyun yani..:))
      devam edeceğiz inşallah..beklerim yine..

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

yazmak meselesi

hzr-2

hzr-16