Kayıtlar

Eylül, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

unutma beni..

Küçüğüm..insan kaç yaşındayken küçükse o yaşlar..henüz evimizin bulunduğu mahallede boş alanlar dolmamış..hatta kısa bir yürüyüşle tepeye ( bana göre tepe, dedim ya küçüğüm) tırmanınca kocaman çayırlık ve ara ara garip şekilli kayaların olduğu bir alan var ki kendimi heidi zannetmemem için tek eksik dede :)  çünkü peter ve diğerleri var.. dede yerine de anneannem..kardeş, kuzen ve mahalle arkadaşlarıyla o garip şekilli kayaları her türlü hayalin mekanı ve imkanı olarak kullanmakta mahiriz..izlediğimiz kovboy filmlerinden dolayı en çok at oluyorlar..ya da süpermen falan gibi uçma hissi için atlama noktası..bir de aa aaa aaa  diye bağırarak tarzancılık falan hatırlıyorum..ses kulağımda o kadar net ki şu an duyuyorum ama nasıl oynuyorduk onu hiç anımsamıyorum..çimenler de doğal oyun aracı..yemek oluyor yatak oluyor bahçe oluyor...tutup yolmak ise ayrı bir zevk..aralarında yetişen papatyalar ise taç..ilk başarılı taç örenin etrafı hemen doluyor..nası yapıyor diye bakıyor aynısını ...

Rutin dışı-11 ve seri sonu :)

Ekoton nedir..vikipedi şöyle açıklıyor; iki biyolojik topluluğun karşılaştığı ve bütünleştiği bir geçiş alanıdır..(lagünler mesela) ekotonlar iki farklı ekosistemin buluştuğu sınır olduğu için her iki sistemin türlerini ve iki sistemde de olmayan türleri yani müthiş bir biyolojik çeşitliliği sunan alanlardır tam da bu nedenle..çünkü geçiş ve karşılaşma ve buluşmanın yarattığı farklılaşma.."kenar etkisi" deniyormuş buna..ben arafın canlıları diyorum :)) yani sanki biraz sevgili ülkem değil mi :)) bu biyolojik ekolojik kelimeler niye geldi şimdi bu yazıya..şöyle ki sevgili   derin hakikatlerin  yazısını okuyunca aklıma kenar etkisi geldi..konu mizah ile çıplaklığın bir araya gelmesiyle ilgili olunca iki farklı alanın buluştuğu yerdeki o mayhoş tadından mülhem buralara yuvarlandı düşünce balonum..altındaki yorum da ayrı gülünesi ve düşünülesi..Tan ilk biten gazetedir :))  seviyorum kenar etkisi olan yerlerden gelen her şeyle karşılaşmayı..muazzam çeşitlilik katıyor düşü...

Rutin dışı-10

Bir dönem hor görülen başka bir dönem muteber oluyor hatta olması imkansız görülen şeyler bile bütün duvarları kilitleri yasak ve günah çizgilerini aşabiliyor, bunu görmek için sadece biraz dikkat yeterli değil mi? bilmediğimiz bir şey değil bu..niye yazmak geldi içimden, bu düşüncenin başlangıç noktası, ilintili olduğu an ve mekan ve şartlar, çağrışım kapısını açan itekleyen hangi düşünce ya da olaydı şimdi inanın hiç bilmiyorum zira bulanık bir zihin halindeyim ama yine de yazmak istedim..kahve içiyorum belki biraz ayılırım diye ama hayır etkili olmuyor..dışarda kapanan bir gökyüzü belki yağmura gebe..üzerimde baskısını fazlasıyla hissettiğim bir hal, içimde sıkışma duygusu..lakin işin garibi kötücül değil sadece zorlayıcı.. az önce podcast olarak bundan çok iyi makale olurun son bölmünü dinledim yemek yaparken..Proust konuştular hocalar..her bölmünde bir sürü şey düşünmeme vesile olan sohbetleri çok hoşuma gidiyor..bu bölümden iki şey buraya not etmek istiyorum..birincisi sezgi ded...

Rutin dışı-9

Önce müzik.. dün akşam gün batımına doğru hem yürümek hem fotoğraf çekmek kastıyla sahile indim..normalde etrafıma mütemadiyen  :) dikkatliyimdir çünkü her an her yerden bişi; çocuk, kedi, köpek, top ah en çok da top, mutlaka gelir ayağımın yanına :), bisikletli, seyyar satıcı, uzaktan kumandalı model araba vb. çıkabiliyor.. elimde makina olunca ona buna farklı bakmak, ayarlarıyla oynamak falan derken bir yere bakarak  yürümeye devam ediyordum ki bir şeye çarptım..daha doğrsu bana biri çarptı..o bir yere kaykayı diğer yana düştü ben geriye çekilerek kaldım olduğum yerde..eğilip hemen elimi omzuna koydum iyi misin, özür dilerim benim hatam diyerek..o, kahverengi gözleri kızgınlıkla gurur arasında bir yerde kalmış ama yine de şaşkın bana baktı..kaykayı kaldırdım, onu elinden tuttum..hızlıca göz attığım kadarıyla bir şey olmadığını anladığımda daha da rahat tebessüm ederek bakıyordum..o da biraz kararsız bir tebessümle karşılık verdi..kalktı hiç konuşmadan kaykayını alıp uzaklaşt...

Rutin dışı-8

  Belki on yıl oldu o komşu bu apartmandan taşınalı..üstelik ondan sonra kaç farklı aile/kişi taşındı, oturdu ve çıktı aynı daireye..hiç biri o komşunun adını silmedi zilden..kendi adını yazmadı..en son beş yıl önce daireyi satın alıp , içini baştan aşağıya yenileyen ve dekore eden son sahibi dahil buna..neden..insan evinin zilinde yabancı birinin ismini görmeyi niye sürdürür..hadi kendi ismini yazmamasını bir noktada anlarım da başka bir ismi hiç silmemek...enteresan değil mi...ben eve anahtarıyla girenlerdenim..çok nadir anlarda kapıyı/ zili çalarım..evde herkes olsa dahi bu değişmez kendim açarım kapımı..belki bu nedenle mi bilmiyorum zillere pek dikkat etmemişim..geçen gün o nadir anlardan biri oldu ve zile basarken hemen bir kaç zil üstte aynı ismi okuyunca düşündüm bunları..o komşumuz geldi sonra aklıma..yaşlı bir çift..benden biraz daha büyük oğullarıyla yaşıyorlardı..yok gibi..sessiz, sıkıntısız..en azından dışarıya öyle..çok temasım olmadı bilgim pek yok..sadece teyzeyle a...

Rutin dışı-7

Dün akşam bir film izledim..aslında neredeyse her akşam bir film izlemeye başladım bir süredir..dün akşam izlediğim Smoke(1995) , fotoğraf eğitiminde bahsi geçen önerilen bir filmdi ve hemen izlemek istedim..çok eski zaten izlemeye başlayınca bir zaman ışınlaması yaşayacaksınız :) ve güzeldi, özellikle şu sahne ve müzik lütfen bir bakın. . dün akşam ay tutulmasını bir miktar da olsa seyredebildim. hava ne güzel güz serinliğine döndü iki günde..umarım böyle devam eder..çayımın da tadı daha bir başka oldu sanki bu akşam. bugün instagram engeli nedeniyle hiç giremedim ve yan yolu da denemedim..bu mesafe iyi geldi açıkcası..merak ettiğim şeyler olsa da olana/olmayana bırakmak kendimi daha rahat hissettirdi..şu da var ki aslında zaten var olmayan bir alanın varlığı ya da yokluğu eşit olmalı.. diğer blogdaşlarımı hepsini okuyorum ama çoğunlukla yorum bırakma sorunu hatası yaşıyorum neden bilmem..şunu farkediyorum ki yine tamamlanmalar elden ele karanfil şeklinde oluyor..hizalanmalar, şifalan...

Rutin dışı-6

  Tam da okulların açılmasından önceki pazara uygun alışılmış (bence) grilikte ve durgunlukta bir gün..voleybol maçını izledik ve dünya şampiyonu olmayı kıl payı kaçırmaya üzüldük..sadece iyi oynamak yetmez taktik lazım, kazanmayı bilmek başka bir şey..yine de bağrımıza basıyoruz tabi ki..biz zaten çok müşfikiz böyle durumlarda ama işte... öğlen yürüyüş yaptım..bol bol denize ve çocuklara baktım..kendi kendime kalmalı sessiz böyle bir zaman dilimine ihtiyacım varmış..bazan her şeyden elinizi çekmek istersiniz ve tek sebebi enerjinizi kendi içinize toplamaktır... bu da öyleydi. dün daha önceki yazıda bahsettiğim rutin dışı başlangıcı yaptım..neydi bu..fotoğrafçılık eğitimi :)  bir süredir belki bir yıldır daha çok ilgi odağım olan fotoğraf çekmek, bunun üzerine düşünmek konuşmak anlamaya çalışmak ve kendimce amatörce denemeler yapmak nihayetinde buraya vardı..bilgi temelimi de kurmak iyi gelecektir diye umuyorum..çok güzel bir ortamla buluştum dün..beklediğimden keyifli ve veri...

Rutin dışı-5

Kocaman bir ağacın altında duruyoruz..asırlık..çitlembik ağacı olduğu ve kaç yaşında olduğu üzerindeki levhada yazılı..çitlembik..ne sevimli bir kelime nedense çocuklukla ilgili bir yere dokunuyor hafızamda, muhtemelen bu isimde bir kitap ya da karakter geçti okumaların ya da izlemelerin bir yerinden.. diyor ki bana yanımdaki ;  uzun zaman önce bir azizden işitmiştim, çitlembik ağacının bulunduğu yere nazar, kem göz, kötü enerji diyorlar ya bugün öyle şeyler etki etmezmiş..o nedenle bahçesine mutlaka bu ağaçtan dikerlermiş..hatta bir dalı dahi evde bulunsa çok iyi olurmuş..rivayet odur ki nazarıyla ağaç deviren biri varmış..şu ağacı demişler meydan okuyarak hele nazar et..adam yapamamış..bakmışlar o ağacın dalında bir boş kuş yuvası, yuvada bir kaç çitlembik dalı..bundandır diye buyurmuş ehli irfan..ağaç olsun, yeşil olsun yeter ki olsun tabi ki..amma her birinin maddi kadar manevi mahiyeti varmış dostlar..neyin yok ki.. şuraya güzel bir podcast bırakıyorum ..deniz yücenin okuyuşuy...

Rutin dışı-4

- ben yokken buralarda eylül gelmiş bile..yollardaydım güz başlangıç yaparken takvimlerde ve yaz ne güzel bitti benim için bu yıl..şükür çok şükür.. - ilkokuldayız..müzik dersinde öğretmenimiz Nezahat Hanım (ilkokul 4 ve 5. sınıflarda kendisi öğretmenim oldu..öncesinde Behçet Bey ile başladık..her ikisini de saygıyla sevgiyle yad ediyorum..çok özel insanlardı..not ediyorum öğretmenlerim hakkında yazacağım müstakil olarak :) neyse efendim işte müzik dersi ama müzik aleti ne arar bir iki mandolin belki flüt falan..en çok şarkı söyletiyor ve bu hepimizin çok hoşuna gidiyor..koro ve solo :) koro daha kolay lakin sırayla solo da istiyor..isteyen istediğini söyler..benim nerden aklımda yer etmişse iki şarkım var onlardan birini söylüyorum her seferinde, "duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini" ve " fikrinden geceler yatabilmirem" :) çocuğum senin yaşın ne başın ne :)) bugün aklıma geldi "ayrılık" şarkısı çevir çevir dinledim çeşitli yorumlarını..o günler geldi ...